Ali Rasim Yılmaz - Hakkında Yazdığı Tanıtım Y ...


Ali Rasim Yılmaz Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki YAR vardır

.........Yoktan da vardan da ötede bir VAR vardır.........

Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır

.......Ne yapsalar boş... Göklerden gelen bir karar vardır.......

...Gün batsa ne olur... Geceyi onaran bir mimar vardır...
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır

Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır...

.......Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır.........


Sevgili...
En sevgili......
Ey sevgili.........





Yıllar geçti sapan ölümsüz iz bıraktı toprakta
Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
Çatı katlarında bodrum katlarında
Gölgelendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
Hep Kanlıca'da Emirgân'da
Kandilli'nin kurşunî şafaklarında
Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da,

Ey çağdaş Kudüs ...
Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır.......
Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi.............

Sevgili...
En sevgili......
Ey sevgili..........

Uzatma dünya sürgünümü benim............





Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüreğime

Ah uzatma dünya sürgünümü benim

Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
Ayaklarımdan belli
Lambalar eğri
Aynalar akrep meleği
Zaman çarpılmış atın son hayali
Ev miras değil mirasın hayaleti
Ey gönlümün doğurduğu
Büyüttüğü emzirdiği
Kuş tüyünden
Ve kuş sütünden
Geceler ve gündüzlerde
İnsanlığa anıt gibi yükselttiği

Sevgili...
En sevgili.....
Ey sevgili.......

Uzatma dünya sürgünümü benim.............





Mende Mecnûn'dan füzûn âşıklık isti'dâdı var
Âşık-i sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var.......

N'ola kan tökmekde mâhir ola çeşmüm merdümü
Nutfe-i kâbildürür gamzen kimi üstâdı var

Kıl tefâhur kim senün her var men tek âşıkun
Leylî'nin Mecnûn'u Şîrîn'ün eger Ferhâd'ı var.........

Ehl-i temkînem meni benzetme ey gül bülbüle
Derde yoh sabrı anun her lâhza min feryâdı var

Öyle bed-hâlem ki ahvâlüm görende şâd olur
Her kimün kim devr cevrinden dil-i nâ-şâdı var

Gezme ey gönlüm kuşu gâfil fezâ-yı ışkda
Kim bu sahrânun güzer-gehlerde çok sayyâdı var

Ey Fuzûlî ışk men'in kılma nâsihden kabûl
Akl tedbîridür ol sanma ki bir bünyâdı var...........





Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında.

Köle gibi satıldım pazarlar pazarında..

Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında...

Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında....

Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında.....

Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda......

Verilmemiş hesapların korkusuyla.......

Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim.........

Af dilemeye geldim affa layık olmasam da...........

Sevgili...

En sevgili.......

Ey sevgili.............