1956 yazının sıcak bir 24 Temmuz sabahında, Muğla'nın Göktepe köyünde, Aksu mezunu Eğitmen bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelmişim. Daha kırk günlük olmadan büyüklerimin eğitimi için Muğla Merkez'e göç etmişiz. İlkokulu Muğla Atatürk İlkokulunda tamamladıktan sonra Orta ve lise eğitimimi Eski adı Taş Mektep Olan Ankara Atatürk Lisesinde tamamladım. Liseden sonra Tıp puanı kazanmama rağmen yoksulluğumuz yüzünden Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü dışarıdan bitirdim. Yaşamım boyunca şiire, sanata, resme, müziğe, spora ilgi duydum ve hep ilgilendim. (Her ne kadar matematik öğretmeni olsam da...) Daha sonraları bilişimle de tanışarak bu konuda yeteneklerimi geliştirdim, okul müdürlüğüm yıllarında kurumumu kendi yazdığım Excel programı ile yönettim. 42 Görev yılımı Kırşehir, Malatya, Denizli ve Muğla illerinde tamamladıktan sonra 64 yaşında emekli oldum. Halen Muğla Merkez'de bir garip emekli olarak yaşamımı sürdürmekteyim.
1956 yazıydı, 24 Temmuz sabahı, gökyüzü güneşle yanıyordu, Muğla’nın Göktepe köyünde bir çocuk doğdu.
Babası eğitmendi, Aksu’nun suyundan içmişti, kitap kokusu sinmişti ellerine. Oğluna miras bıraktı okuma sevgisini, ekmeğin yanına katık olsun diye.
Daha kırk günlükken düştüler yola, Muğla Merkez’in taş sokaklarına, göç ettiler umutla.
İlk hecelerini Atatürk İlkokulu’nda öğrendi, sonra Ankara’ya,
Atatürk Lisesi'nin, Taş Mektep’in soğuk duvarlarına yaslandı. Gençti, tıp fakültesinin kapısına kadar geldi, ama yoksulluk öyle ki: “Dur! Buradan öteye geçemezsin.” Dedi.
Ve o yılmadı, direndi. Gazi Eğitim’in sıralarında gizlice büyüttü hayallerini.
Matematik öğretmeni oldu. Ama kalbinin bir yanı hep şiirle, resimle, müzikle, sporla çarpıyordu. tahtaya formülleri yazarken dizeler dökülüyordu içinden.
Sonra bilgisayarlarla tanıştı. Demirden kutuların içindeki ışığı çözdü, bir okulun yönetimini Excel hücrelerine sığdırdı. Kendi programıyla kendi alın terini çoğalttı.
Kırşehir’de, Malatya’da, Denizli’de, Muğla’da kırk iki yıl çocuklara umut, toprağa su, geleceğe nefes oldu.
Ve altmış dört yaşında emeklilik kapısını çaldı. “Tamam” dedi, “Benim görevim buraya kadardı.”
Şimdi Muğla’da bir garip emekli, hâlâ bir ozan, hâlâ bir ressam, hâlâ bir müzisyen, hâlâ bir öğretmen, ve hâlâ bir insan.
Göğe bakıyor, gözlerinde bitmeyen gençliğin ışığıyla. mırıldanıyor: “Hayat, bir gün değil, bütün günlerdir yaşanan.” ve ben, bütün günlerde var oldum. Var olacağım usanmadan.
Daha kırk günlük olmadan büyüklerimin eğitimi için Muğla Merkez'e göç etmişiz.
İlkokulu Muğla Atatürk İlkokulunda tamamladıktan sonra Orta ve lise eğitimimi Eski adı Taş Mektep Olan Ankara Atatürk Lisesinde tamamladım.
Liseden sonra Tıp puanı kazanmama rağmen yoksulluğumuz yüzünden Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü dışarıdan bitirdim.
Yaşamım boyunca şiire, sanata, resme, müziğe, spora ilgi duydum ve hep ilgilendim. (Her ne kadar matematik öğretmeni olsam da...)
Daha sonraları bilişimle de tanışarak bu konuda yeteneklerimi geliştirdim, okul müdürlüğüm yıllarında kurumumu kendi yazdığım Excel programı ile yönettim.
42 Görev yılımı Kırşehir, Malatya, Denizli ve Muğla illerinde tamamladıktan sonra 64 yaşında emekli oldum.
Halen Muğla Merkez'de bir garip emekli olarak yaşamımı sürdürmekteyim.
1956 yazıydı,
24 Temmuz sabahı,
gökyüzü güneşle yanıyordu,
Muğla’nın Göktepe köyünde
bir çocuk doğdu.
Babası eğitmendi,
Aksu’nun suyundan içmişti,
kitap kokusu sinmişti ellerine.
Oğluna miras bıraktı
okuma sevgisini,
ekmeğin yanına katık olsun diye.
Daha kırk günlükken düştüler yola,
Muğla Merkez’in taş sokaklarına,
göç ettiler umutla.
İlk hecelerini Atatürk İlkokulu’nda öğrendi,
sonra Ankara’ya,
Atatürk Lisesi'nin,
Taş Mektep’in soğuk duvarlarına yaslandı.
Gençti,
tıp fakültesinin kapısına kadar geldi,
ama yoksulluk öyle ki:
“Dur! Buradan öteye geçemezsin.” Dedi.
Ve o yılmadı, direndi.
Gazi Eğitim’in sıralarında
gizlice büyüttü hayallerini.
Matematik öğretmeni oldu.
Ama kalbinin bir yanı hep
şiirle, resimle, müzikle, sporla çarpıyordu.
tahtaya formülleri yazarken
dizeler dökülüyordu içinden.
Sonra bilgisayarlarla tanıştı.
Demirden kutuların içindeki ışığı çözdü,
bir okulun yönetimini
Excel hücrelerine sığdırdı.
Kendi programıyla
kendi alın terini çoğalttı.
Kırşehir’de, Malatya’da,
Denizli’de, Muğla’da
kırk iki yıl
çocuklara umut,
toprağa su,
geleceğe nefes oldu.
Ve altmış dört yaşında
emeklilik kapısını çaldı.
“Tamam” dedi,
“Benim görevim buraya kadardı.”
Şimdi Muğla’da
bir garip emekli,
hâlâ bir ozan,
hâlâ bir ressam,
hâlâ bir müzisyen,
hâlâ bir öğretmen,
ve hâlâ bir insan.
Göğe bakıyor,
gözlerinde bitmeyen gençliğin ışığıyla.
mırıldanıyor:
“Hayat,
bir gün değil,
bütün günlerdir yaşanan.”
ve ben,
bütün günlerde var oldum.
Var olacağım usanmadan.