Abdullah Karabag - Hakkında Yazdığı Tanıtım Y ...

Sokak Kitapları Yayınları adına İbrahim Çağlayan :
- Kendinizden biraz bahseder misiniz?

Abdullah Karabağ :
- Abdullah Karabağ, 1955, Araban/Gaziantep doğumlu. Düziçi İlköğretmen Okulu ve Lisesi, 1974-1975 öğretim dönemi mevzunlarından. 1975-979 yıllarında öğretmenlik. 12 Eylül Döneminde gözaltı, tutuklanma ve gün giyme.

Serbest bırakıldıktan sonra da defalarca soruşturmalara maruz kaldım, yargılandım; bilebildiğim kadarıyla son davaların tümü takipsizlik ve beraatla sonuçlanmış olmalı. 1990 yılının son aylarında yurt dışına çıktım, İsviçre’de yaşıyorum.

Gerek ülke zemininde gerek yurt dışında yüksek öğrenim olanaklarım vardı, değerlendirmek istemedim.

Sol ve devrimci fikirlere her zaman sıcak baktım. Sosyalizme yoğun ilgim okulun son yıllarında başlamıştı. Ondan bu yana çok dalgalı ve zorlu bir hayatın buruk sevinciyle renkli acısına öznelendim.

S.K.Y. adına İ.Çağlayan :
- Şu ana kadar edebiyat dünyasına kaç kitap kazandırdınız?

A.Karabağ :
- Farklı tarihlerde ve değişik yerlerde basılan küçük formatlıların dışında; Türkçe üç, Kürtçe üç, Kürtçe/Türkçe üç, Fransızca küçük yapıt ebatında bir şiir kitabı. Ayrıca basılmamış ama sitelerde ilgiyle izlenen detaylı Kürtçe Dilbilgisi, Kürtçe fil çekimleri ve Kürtçe/Türkçe sözcük derlemeleri. Gün itibarıyla büyük ve küçük olmak üzere toplam on dokuz dosya/kitap yazıldı. Edebî türlerine de ayırabiliriz: şiir/nehir şiir, şiirsel tiyatro, roman, aforizma, gramer, derleme.

S.K.Y. adına İ.Çağlayan :
- Eserleriniz ve yazım tarzınız hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz?

A.Karabağ :
- Soruya geçmeden önce bir duruma dikkat çekmek istiyorum. Edebiyat alanında Kürtçe ve Türkçe aynı konuda iki dilden birden ürün verme tarzı bir ilkler bazında dillerin özgür ve demokratik kültürel birliğine olası katkısı zamanla irdelenmeye değer görülebilir kanısındayım.

Şimdi sorunuza geçelim :
İki ucu olan bu soru benim açımdan kendi başına bir söyleşi genişliğindedir. Buna karşın ancak sınırlı açıklamalarda bulunabilirim.

a) Sorunun birinci şıkkı için: Kısa tanıtım amacıyla kitaplardan bazılarını buraya alıyorum :

§ KARANFİL EK GÖĞSÜME
On sekiz bölümlük bir roman. Farklı bir coğrafyada özgün toplumsal çelişkiler sarmalında bir mücadelenin arka bahçesindeki gelişmeler ağır bir hastanın çevresinde ve onunla eşleşerek akıcı bir dille ifadesini bulur.

§ BİR YÜREK ÇEŞNİSİDİR YAŞAMAK
Yayıneviniz tarafından çıkarılan ikinci baskısıdır. Bir giriş ve on iki ana bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde dört duvarla temsil edilen antik tiyatral bir sahneden kısa, felsefik bir çıkışla yaratılış, doğa, toplum ve tarihsel gelişmelerle birlikte evrensel bir dünyayla ilişkilenir.

İfadenin edebî ben'i üzerine örgülenen; şiirin duygu, anlam ve alan sınırlarını zorlayan güçlü bir nehir şiir.

§ GÜLDESTAN GİBİ, toplu şiirler
Genişletilmiş ikinci baskısıyla yeniden şiirseverlerle buluştu. Bu kitapta ortaklaşan kültürel değerlerimizden; mevcut şiirimize aykırı bir tarz, uyumlu bir ses, farklı bir renk, zengin bir çeşni... göze çarpmaktadır.

§ BINÊRIN BI DIL BINÊRIN/BAKIN YÜREKLE BAKIN
İki dilden aforizmaları içeren bu kitap kendi alanında mütevazı bir çalışmadır. Kişisel ve özlü sözlerdir. Genişletilmiş ikinci baskısı hazır bekletilmektedir.

§ BERFÎN DIBARIN LI REŞIYAN/KARDELEN YAĞAR KARIN ALACASINA
Genişletilmiş ikinci baskısı yapılan bu çalışma her iki dilden kırkar olmak üzere seksen şiiri kapsıyor.

§ TAVÊN STÊRÎN
On altı bölümden meydana gelen bu nehir şiir destansı ve tarihsel bir örgüye sahiptir. Dili Kürtçedir. Yayıneviniz tarafından yayınlanan ikinci baskısıdır.

§ DÎMENÊN DIGERIN
Kürtçe üç perdeden ibaret şiirsel tiyatrodur, bu niteliğiyle kendi dilinin ilk modern yapıtıdır denilebilir. Bir nehir şiir gibi de rahatlıkla okunabilir.

§ SOZDARÊN EVÎNA HÊVİYAN/SEVDAYA SÖZLÜ UMUTLAR
İki dilli olan bu nehir şiir edebiyatımızda kendi alanında bir ilktir. Türkçesi çeviri olmasına rağmen bu dille yazılan şiir özgünlüğündedir ve eser iki dilden de aynı kalemden titizlikle sunulmuştur.

b) Sorunun ikinci şıkkı için : Biraz da yazım tarzından bahsedelim :

Edebiyatta tarz göreceli ve öznel bir kavramdır. Dar anlamıyla bir yazara özgü anlatım biçimini tanımlar. Bir yazarın tarzında yazınsal türler karışımı değişik anlatım esintileri de gözlemlenebilir. Yetkin tarzlarını yaratarak ve önemli eser bağlamında üretimlerle bunları kalıcılaştırabilen yazarlar onların isimleriyle özdeşleşirler. Bir yazar tarzının yaratılan ürünle ikili ilişkisinde bazen kendi adı bazen de bir kitap veya birkaç kitabıyla öne çıkabilmektedir.

Bu belirlemeler çerçevesinde; özgün betimleme, felsefik destansı anlatım derinliği, kurgusal farklılık ve iki dilin yazınsal zenginliğiyle kendi tarzımı yaratmış durumdayım savını, okur ve eleştirmen hoşgörüsüne sığınarak ileri sürebilirim.

S.K.Y. adına İ.Çağlayan :
- Yazmak sizin için ne ifade ediyor?

A.Karabağ :
- Bana göre yazmak; her eserde kendini yeniden yoğurarak, biteviye değişip dönüşen topluma, devingen tarihsel sürece, evrensel insanlığa ve doğaya karşı sorumluluğunun gelişkin bilincine varabilmektir. Coğrafyamızın, dünyanın toplumsal yangın alanları beni ilk bakıştan ilgilendirir ve yazmak kalem kuşanmaktır karanfil giyimli tanlara doğru!..

S.K.Y. adına İ.Çağlayan :
- Yazarlığa heveslendiğiniz o ilk anı hatırlıyor musunuz? Sizi böyle zahmetli ama bir o kadar zevkli bu yolculuğa çıkartan etkenler nelerdir?

A.Karabağ :
- Çok tutkulu bir hevese kapıldığımı sanmıyorum. Öğrencilik yıllarında şiir denemelerinde bulundum. Fena yazmıyordum. Okul şiir yarışmalarında ödüller de aldım. Aynı yıllarda yarıda kalan bir köy romanı denemesi. 12 Eylül Döneminde, yazılı şiirlerim gibi o da kazara yakılmıştı.

Yıllarca hiç yazmadım. Yurt dışına çıkınca tekrar başladım, mutlaka sürdürülmesi gereken bir çalışma gibi hedefledim, bu denli kesintisiz ve farklı alanlarda gelişeceğini, Kürtçeye de kayacağını, hatta bu dilde önemli ürün verebilecek konuma geleceğini tahmin etmemiştim. Çünkü yurt dışında Kürtçe okuma yazmayı kişisel olanaklarımla kendi kendime çözdüm. Ayrıntılı gramerini yazabilecek bir seviyeye geldim.

Öze ait kültürel beynin, yüreğin ve dilin alındığı, yerlerine başka bir dünyanın benzer değerlerinin vitrinsel konuldukları bir yerde kalıyoruz. O halde kaleme sarılmak bir nevi kendin olabilmek ve kendini yeniden yaratabilmektir.

Edebî yolculukta biraz gönül rahatlığı var ama bana hep ağır cefası, özel yaşam payına da yokluk, yoksulluk düştü.

S.K.Y. adına İ.Çağlayan :
- Kendinizi hangi durum ve koşullarda daha motive ve üretken hissedersiniz?

A.Karabağ :
- Yalnız kaldığım her mekânda üretebilirim. Yazma olanağından yoksunsam bellekte kurgular, anahtar dizeleri dizebilirim. Ama gece yalnızlığının sakin ortamında daha rahat yazıyorum. Üzerine düşersem her hafta iki dilden bir şiir çıkarabilirim, otuzar ya da kırkar dizelik. Bu güne kadar konu darlığı, üretim kısırlığı hiç yaşamadım.

S.K.Y. adına İ.Çağlayan :
- Türk ve Dünya edebiyatında kendinize referans aldığınız yazarlar ya da şairler var mı?

A.Karabağ :
- İlkokuldan beri okumak vazgeçilmez bir tutkudur bende. Çok farklı dallarda okur, her eserin dil ve kurgu örgüsünü incelerim. Türk ve Dünya edebiyatlarından çok kitap okuduğumu söyleyebilirim. Halen de okuyorum. Son yılllarda Fransız şiirini, Fransızcaya çevrilen Dünya Edebiyatından epeycesini okudum. Dünya, Türk ve Kürt edebiyat ustalarından hiç kimseyi kendime referans almayı düşünmedim. Fakat kiminin dili, kiminin de edebî kişiliği sürükleyici gelmiştir bana. Hep kendi şiirimi nasıl yaratabilir, bunu nasıl başarabilir ve devam ettirebilirim yaratıcı şair kaygısıyla hareket ettim.

S.K.Y. adına İ.Çağlayan :
- Edebiyatın diğer sanat dallarıyla ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir yazar olarak sinema, resim ve müzikle nasıl bir yakınlığınız var?

A.Karabağ :
- Her sanat dalı kendine özgü kavram ve anlam genişliği kapsamında eylemsel betimlemesiyle farklılığını korumak durumundadır. Edebiyatta temel öğe söz ve anlatım; sinemada hareketli görüntü ve seslendirme; resimde tuvale, kâğıda aktarılan varlık ve oluş görünümleri; müzikte notalardır. Bu açıklamalardan da anlaşıldığı gibi; edebiyat, sinema, resim ve müzik gibi güzel sanat dalları arasında karşılıklı etkileşim ve canlı ilişkiler vardır.

Eğer yetkin okur eleştirmen gözüyle birileri şiirime eğilirse; resim, renk, ışık, yontu, mimari, tiyatral/sinema ve sözcüklerin müzikal akışlarıyla ilgili binlerce dize bulabilir.

S.K.Y. adına İ.Çağlayan :
- Edebiyatın hayatımıza nasıl katkıları var peki?

A.Karabağ :
- Sanat ve edebiyatın ilk öğesel toplumsal bağları, insan türünün varoluş sürecinde insanlaşma çabasıyla başlar. Uygarlaşan topluma koşut büyür ve giderek dallarına ayrılır.

Yazının bulunuşu, alfabetik ifadelendirmenin devreye girmesiyle hem yazılı edebiyat hem de güzel sanatlar alanında devrimsel sıçramalara kapıyı aralar.

Çağdaş ve demokratik ülkelerde edebiyatın, diğer sanatların toplum yaşamına katkıları vazgeçilmez kabul görür. Bunun yanı sıra; nasıl bir edebiyat, resim, heykel, mimari, sinema... ve kim, ne için edebiyat, resim, heykel, mimari, sinema... tartışmaları da gündemden düşmez.

S.K.Y. adına İ.Çağlayan :
- Son olarak en son hangi kitabı okudunuz?

A.Karabağ :
- Bu günlerde iki kitabı okuyorum :
.Taş Bina ve Diğerleri, Aslı Erdoğan
.La Posie Arabe, başlangıncından günümüze kadar Arap şiirinden seçmeler
Antoloji, René R. KHAWAM

Sözlerimi bitirirken herkese saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

14 Temmuz 2017, Lozan