Bir kuşun kanadına konupta ona biile hissettirmeden
Uçabilecek kadar hafif!
HAYAT;
Gerçek yaşam öykülerine katlanmaya değecek kadar
“Yaşanmaya değer ”
HAYAT;
Onu kısıtlamanın haksızlık olduğunu anlatacak kadar
Öğretici,
Bir daha bulunmayacak,yaşanmayacak kadar “tek ”...
HAYAT;
Kendini oluşturan her büyüyü,
Her cazibeyi,her rengi,
Yürekleri hoplatacak,
Kanlarımızı kaynatacak kadar
Parlak ve güzel!
Gözlerimizi acılarla,hüzünlerle,
Ayrılıklarla,ölümlerle buluşturduğumuzda,
Sadece iki renk!
Gri ve siyah!
HAYAT;
Gerçek yaşam öykülerine katlanabilecek gücü bulup,
Bulaştırıp, daha da büyüğünü oluşturabilecek kadar
Heybetli ve zor,
Hr şeyden vazgeçip
“yaşamaya veda etmeyi isteyecek ”
kadar da güçsüz ve zayıf!
HAYAT;
Sevmeyi bilecek,bilmiyorsa öğrenecek tadacak,
Sunacak,paylaşacak....ve böyle sevgileri
Çoğaltabilecek kadar anlam’lı...
Nefreti seçip,sıçratmak,sıçrattıkça da o pisliğe bulaşacak kadar anlam’sız.....
yanına sen kalacaksın yine, yeni heyecanlar girecek, yaşanacak, yine bitecek.... en son sevdiğin ben olmayacağım... sana bir tek sen kalacaksın. gittikçe ağırlaşacak yalnızlığın,KAÇAMAYACAKSIN.... bir 'KEŞKE'n olacak benden sana armağan... onu hiç yaşayamayacaksın...
BİLİR MİSİN?
Bilirmisin yalnızlık ne demek? Bilir misin gökyüzündeki yıldızlardan medet ummayı?
Uzattın mı elini bir yıldız boyunca, belki, tutarım diye farkında olmadan?
Uykusuz kalmayı bilir misin sabaha kadar?
Hiç küstün mü hayata?
Aslında kendinsindir küstüğün küçüğüm?
Kapatıp gözünü hayaller kurduğun oldu mu geleceğe dair?
Bazen küçük bir masumiyet belirir tebessümünde, bazen gözünde hırçın bakışlar. Kızdın mı kaderine günlerce?
Kendini tanıyamadığın oldu mu hiç?
Bazen cesaret edemeyen konuşmaya ve bazen de hiç susmayan sen. Sevdin mi birini?
Her yağmur yağışında saatlerce bekledin mi sevdiğini pencerenin önünde?
Bir yudum sevgi dilendiğin oldu mu sert bakışlardan?
Yaslanacak bir omuz aramadın mı?
Birden güldüğün oldu mu sebepsiz?
Her şiirde kendinden bir şeyler bulmadın mı hiç?
Rüyalarda yaşadığın oldu mu hayatını, istemediğin oldu mu uyanmayı?
Baktığın ama göremediğin oldu mu etrafı? Ufak bir sorunu büyütüp ölmeyi de mi istemedin hiç?
Sebebini bilmediğin bir ağırlık çökmedi mi üstüne?
Büyüdüğünü farkedip zamana düşman oldun mu?
Hecelerin az geldiği, kelimelerin yetmediği oldu mu duygularını anlatmaya?
Ağladığın oldu mu sebepsizce sabaha kadar?
Belki, sen, ağlamayı bilmiyorsundur, sevmeyi bilmediğin gibi.
İki damla yaş değildir ağlamak...
Önce hüzünlenmek, sonra düşünmek, hayal etmek..
Anıları yaşamak, büyük bir özlem içinde o küçük oyuncak bebeğe sarılmak.
HAYAT;
Bir yaşam öyküsüne katlanılamayacak kadar uzun!
Bir gülümseyişe,bir kıpırdanışa,bir dokunuşa
Vakit ayıramayacak kadar kısa!
HAYAT;
Her anını sonuna kadar yaşamaya çalışmak için,
Nefes nefese koşturmayı göze alacak kadar dolu,
Bütün yaşadıklarının sadece bir hayal olduklarını
Hissettirecek kadar boş!
HAYAT;
Gerçekleri sırtlayıp taşıyamayacak kadar ağır.
Bir kuşun kanadına konupta ona biile hissettirmeden
Uçabilecek kadar hafif!
HAYAT;
Gerçek yaşam öykülerine katlanmaya değecek kadar
“Yaşanmaya değer ”
HAYAT;
Onu kısıtlamanın haksızlık olduğunu anlatacak kadar
Öğretici,
Bir daha bulunmayacak,yaşanmayacak kadar “tek ”...
HAYAT;
Kendini oluşturan her büyüyü,
Her cazibeyi,her rengi,
Yürekleri hoplatacak,
Kanlarımızı kaynatacak kadar
Parlak ve güzel!
Gözlerimizi acılarla,hüzünlerle,
Ayrılıklarla,ölümlerle buluşturduğumuzda,
Sadece iki renk!
Gri ve siyah!
HAYAT;
Gerçek yaşam öykülerine katlanabilecek gücü bulup,
Bulaştırıp, daha da büyüğünü oluşturabilecek kadar
Heybetli ve zor,
Hr şeyden vazgeçip
“yaşamaya veda etmeyi isteyecek ”
kadar da güçsüz ve zayıf!
HAYAT;
Sevmeyi bilecek,bilmiyorsa öğrenecek tadacak,
Sunacak,paylaşacak....ve böyle sevgileri
Çoğaltabilecek kadar anlam’lı...
Nefreti seçip,sıçratmak,sıçrattıkça da o pisliğe bulaşacak kadar anlam’sız.....
yanına sen kalacaksın yine,
yeni heyecanlar girecek,
yaşanacak, yine bitecek....
en son sevdiğin ben olmayacağım...
sana bir tek sen kalacaksın.
gittikçe ağırlaşacak yalnızlığın,KAÇAMAYACAKSIN....
bir 'KEŞKE'n olacak benden sana armağan...
onu hiç yaşayamayacaksın...
BİLİR MİSİN?
Bilirmisin yalnızlık ne demek? Bilir misin
gökyüzündeki yıldızlardan medet ummayı?
Uzattın mı elini bir yıldız boyunca,
belki, tutarım diye farkında olmadan?
Uykusuz kalmayı bilir misin sabaha kadar?
Hiç küstün mü hayata?
Aslında kendinsindir küstüğün küçüğüm?
Kapatıp gözünü
hayaller kurduğun oldu mu geleceğe dair?
Bazen küçük bir masumiyet belirir
tebessümünde,
bazen gözünde hırçın bakışlar.
Kızdın mı kaderine günlerce?
Kendini tanıyamadığın oldu mu hiç?
Bazen cesaret edemeyen konuşmaya
ve bazen de hiç susmayan sen.
Sevdin mi birini?
Her yağmur yağışında saatlerce
bekledin mi sevdiğini pencerenin önünde?
Bir yudum sevgi dilendiğin
oldu mu sert bakışlardan?
Yaslanacak bir omuz aramadın mı?
Birden güldüğün oldu mu sebepsiz?
Her şiirde kendinden
bir şeyler bulmadın mı hiç?
Rüyalarda yaşadığın oldu mu hayatını,
istemediğin oldu mu uyanmayı?
Baktığın ama göremediğin oldu mu etrafı?
Ufak bir sorunu büyütüp
ölmeyi de mi istemedin hiç?
Sebebini bilmediğin bir ağırlık
çökmedi mi üstüne?
Büyüdüğünü farkedip
zamana düşman oldun mu?
Hecelerin az geldiği,
kelimelerin yetmediği
oldu mu duygularını anlatmaya?
Ağladığın oldu mu sebepsizce sabaha kadar?
Belki, sen, ağlamayı bilmiyorsundur,
sevmeyi bilmediğin gibi.
İki damla yaş değildir ağlamak...
Önce hüzünlenmek,
sonra düşünmek, hayal etmek..
Anıları yaşamak, büyük bir özlem içinde
o küçük oyuncak bebeğe sarılmak.
İşte budur ağlamak ve yeniden yaşamak.