Bin dört yüz küsur yıl önce başladı her şey...
Karanlığın, cehaletle kol kola girip kin ve nefreti her
yere saçtığı,
İnsanlığın yerlerde süründüğü,
Kadının bir eşya,
Kız çocuğunun fazlalık...
Ve siyah tenli insanın aşağılık bir köle olarak görüldüğü,
Bir zamandı o zaman...
Bu duruma dağlar feryat eder, taşlar figan eder hâldeyken,
Bir ışık doğdu yeryüzüne,
Doğudan başlayıp batıyı, güneyden başlayıp kuzeyi ay-
dınlatan bir ışık...
Bir nur doğdu insanlığın kalbinde parlayan,
Muhammed adında, eşsiz benzersiz bir nur...
Ve hızla yaymaya başladı o şefkatini,
Allah’ın verdiği kitap ışığında...
Diri diri gömülmeyi bekleyen kız çocuklarının gözleri
parladı,
Yüreklerine vuran bu ışıkla...
Taşlarla dağlanan Bilaller önder oldu, köle bile olama-
dığı topluma.
Baş tacı oldu kadınlar, bir eşya kadar değersizken...
Her yer huzur her yer mutluluk oldu,
O’nun o yürekleri aydınlatan nuruyla...
Peki ya şimdi, ne mi oldu şimdi?
Zaman geçti, ömür geçti,
Nesil, nesil üzerine geçti,
Ve bugünler geldi...
Onca asır önce alınan ışığın hakkı yendi,
Ondan alınan her bilgi yere serildi...
Peki, bunun cezası mıdır yaşadığım dünyanın,
Her tarafındaki bu acımasızca zulüm?
Bu dünyaya; şefkati, kardeşliği, eşitliği, sevgiyi yayan,
İslam’a ve Müslüman’a yapılan katliam...
Peki, kim buna dur diyecek?
Zulmü yapandan aman mı dileyeceğiz,
Yoksa yaptığı zulmü görmezden gelip,
O zulmün bize gelmesini mi bekleyeceğiz?
Peki, daha bu feryatları ne kadar görmezden geleceğiz,
Gelip bizi de bulunca mı idrak edeceğiz?
Ey Müslüman;
Kalk, uyan, silkin kendine gel!
Bak yanı başında kardeşin katlediliyor.
Kız kardeşinin namusu kirletiliyor.
Daha ne kadar film seyreder gibi seyredeceksin bu vahşeti...
Daha ne kadar vicdanın patlamadan, buna sessiz kalabi-
leceksin?
Geçek kimliğine dönme vaktin geldi de geçti artık!
Bırak artık saçma sapan fikir ayrılıklarını,
Bir olup yeni bir Selahattin olmak vaktidir artık!
Şu anki Haçlı belki önceliklerden çok daha güçlü,
Bir değil bin Selahattin gerekecek belki...
Ama pes etmek geri adım atmak yok artık!
Kalkıp dimdik durup savaşmak var!..
Hiçbir şeyden korkmayan Hz. Ali gibi,
Allah’ın kılıcı Halid bin Velid gibi,
Musab bin Umeyr gibi, bedenini kılıcın karşısına siper
etme vakti!
Gerekirse paramparça olma vakti, Enes bin Malik gibi...
Senin gibi, onun gibi, bizden öncekiler gibi...
Gerçekten İslam’a layık Müslüman olan Müslümanlar
gibi...
Kalkıp zulme dur deme vakti...
Tek başına putları yıkan Halil İbrahim gibi...
Kayıt Tarihi : 10.9.2020 17:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!