Uyanış Şiiri - Özlem Saba

Özlem Saba
1029

ŞİİR


55

TAKİPÇİ

Uyanış

Birden irkildim!
baktım, her yer normal görünüyor.

Her şey olması gereken yerde ve
gün yine aynı gün.

Güneş aynı yerde.
kuşlar daldan dala konarken,
karıncalar telaş içinde bir oraya bir buraya koşuşturuyor...

Kaplumbağa henüz dans edemiyor,
ateş böcekleri zamanı şaşırmamış,
mevsim hala bahardı…

Benim dışımda her şey doğasına uygun hareket ediyor ve bu büyülü seremoni içinde hepsi birbiriyle uyumluydu.

Kulaklarımda uğuldayan rüzgarın sesi,
olağan şarkılarını söylerken,
birden irkilivermiştim.

O gün rüzgar gerçeğinden uzak, yalancı melodilerle esir almışken düşüncelerimi, birden bire ritm değişmiş, yeni, bilinmedik bir şarkının anlık esareti içine girmiştim.

O ses kulaklarımdan süzülerek düşüncelerim içine sızmış, kılık değiştirmiş bir sülüet gibi gözlerimin önüne serilivermişti...

Ne kadar uğraşsam da, görmezden gelmeye çalışsam da,
gerçek yalın bir çıplaklıkla gözlerim önüne duruyor, benimle hesaplaşmak ister gibi
gözlerini bana dikmiş,
bunca yıl kendine yalan söylemekten bıkmadın mı dercesine,
suratımda dürüstlüğe
ve onun dayanılmaz sonu olan pişmanlığa ait küçücük bir ibare arıyordu...

Bu kadar kendine geliş benim için fazla ve kabullenilemezdi.

Garip bir korku ve endişe içinde, düşlerime tecavüz edilmişcesine acı çekiyordum.

Hemen kendimi toparlamaya, gördüğümün bir düş olduğuna, gerçek olmadığına inandırmaya çalışsam da, başaramadım...

Karşımda duran şey; 'Medusa’ nın insanı taşa kesen bakışlarıyla karşı karşıya kalmışcasına' bir heykele dönüştürmürştü beni...
Gözlerimi sürekli ondan kaçırıyor olsam da,
o yine aynı inat ve küçümseyici bakışlarıyla soruyordu?

"Yaşantın için düşlemiş olduğun hayat bu mu?!"

Ne diyeceğimi bilemeden birkaç saniye sessiz kaldım.
Kollarım iki yana düştü ve içinde bulunduğum bu durumu tiksintiyle izlerken,
yere yığılan patates çuvalı gibi tepkisiz ve iradesizdim.

Direndiğim şeyin ne olduğunu bilmeden,
beynimin her hücresine nüfuz etmiş fakat,
kalbimin kapısında bekleyen duygularımı içeri almamakta diretiyordum.

Eğer bu soruları kendime tek bir kez soracak olursam, arkasından başka sorularında geleceğini biliyordum çünkü.
Ve kendime yarı farkında oluşturmuş olduğum yalan dünyamın biteceğinin, zorla şişirmeyi başardığım hayal balonumun da patlayacağının farkındaydım.

-Fakat kim ve neden bu buluşmayı kurgulamıştı?!
Asıl mesele buydu.

Ben kimdim, kimin düşündeydim ya da benim düşüme giren bu hadsiz de kimdi?

Veya düşlediğim hayat ile oluşturmuş olduğum hayat kavgasının tamda orta yerinde miydim?

Kendi irademin dışında oluşturmuş olduğum bu düşü insan kılığına sokan ve benimle hesaplaşma hakkı veren, yine benim aklım olabilir miydi?

Tüm bu sorulara aynı anda cevap bulamazdım.
Öyle görünüyordu ki; teslim olmaktan başka şansım yoktu.
Mudehale hakkım da...

Her ne kadar aşağılanma duygusuna kapılsam da,
teslimiyetin getirdiği hafifliği omuzlarımda hissederek ona yöneldim,
ve o yine aynı kararlı ses tonuyla seslendi,
değiş' dedi..!
Değiş ki, dünya değişsin.

-İçinde bulunduğun yalanlar zincirini kır!

Bir kişinin gücü; hem duygularına sahip olmakla, hem de ona teslim olmakla ölçülür...

Ruhunun etrafa saçılmış parçalarına bul ve onu bir araya getirmeye çalış.

Geleneksel inançlarının hepsinden arın ve aklın üzerinde olan gerçeğe ulaş.

Kendine olan saygını kaybetmen sonucunda ortaya çıkan tüm bağımlılıklarından kurtul ve özgür sevginin tadını çıkar.

Yaşamını düşüncelerin yaratır.
Geçmişte biriktirdiğin tüm ön yargılarını ve kötü anılarını bul ve onların en gizli ücralarına ulaşarak yeniden düzenle.
Yeniden anlamlandır.

Geçmişinde hala bir çok açığın var,
aklını sürekli meşgul eden ve görülmemiş hesapların,
ödeyemediğin iç borçların...

Varlığını; özgürlük, bilgi ve saf sevgiyle donatmadığın için bu hesaplar hiçbir zaman kapanmayacaktır.

Yalan, gerçek olmayan bir dünyanın duygu karmaşası içinde kendine söylediğin yalanlar ve
bunun sonucu oluşan pişmanlıklardan kurtulmak istiyorsan, kendini kandırmayı bırak!

-Özüne dön ve kendini özünde bağışla…

Arzunun çatallı elleri, hayat denilen bu yasak, yalancı elmaya ulaştığında, sen yine o sanal,
oyalayıcı, derin uykulara dalmadan ayıl dedi..!

Yüreğindeki yüceliği gör!
Kendini gerçekleştir!

Ve ekledi;
dünya senin olmasını istediğin gibidir,
ve her zaman sana her şeyini sunmaya hazırdır.

Fakat sen hala, hayattan istediklerini almaya hazır değilsin.
İsteklerinle isteklerinin gerçekleşmesi için arana giren her engelin yine senin zayıf arzularından dolayı olduğunu kavra ve hayata bir gerilla edasıyla savaşını aç.

-Bu savaş hiçbir zaman mağlubiyetle sonuçlanmayacaktır.

İçindeki korku, endişe ve şüphelerden arındığın anda,
hayat senin için yeniden anlamlanacaktır.
İçindeki gücü keşfet ve sevginin dayanılmaz hafifliği önünde diz çök.

-Bir insanın kendinden daha önemli bir amacı olamaz!

Eğer bir kaplana sahip olmak istiyorsan önce onu beslemen gerekir.

Hayat her insana en az bir kez o şansı yakalama fırsatı verir fakat senin gibiler hiçbir zaman bu fırsatların farkına varmaz.

''Hayatında olan her şey önce senin içsel onayını bekler ve kurduğun her düş, er yada geç gerçekleşir.
En kötüleri bile!

Dışarıda gördüğün yıkıcı dünya, senin iç dünyanın dışarıya yansımasıdır sadece.

Zihnin bir çöplüğe dönüşmüşken ben dediğin ve sahiplendiğin her şey, seni sadece oyalayan ve yaşadığını hissetmen için oluşturulmuş birer oyundan ibarettir.

Şimdi ayağa kalk ve korkudan putlaşmış bedenini toparla.
İçinde hesaplaşmayı bitirmiş olmanın gururu ve aynı zamanda yorgunluğuyla, kendini varoluşun tenha kıyılarına at. Huzurunu yaşa…"
dedi...

Tek kelime dahi edemeden öylece kalmıştım.
gözlerim büyümüş, aklım büyülenmişti.

Bir an fark ettim ki, kulaklarımın içinde uğuldayan şarkı bitmiş ve benim için artık hayatın ritmi değişmişti...

Ve anladım ki hayatta,
Bir kez bile olsa 'SOLFEJ' şarttı!

Özlem Saba
Kayıt Tarihi : 28.5.2015 15:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Özlem Saba