Zaman, yıkan-yapan akışıyla
Yarılamıştı geceyi çoktan
Ha, desen sabah olacaktı
Bilincin safsatayı boğduğu yerde
Doğruldu bir adam gerinerek
Araladı karanlığı, ovuşturup gözlerini
Yarını düşündü, düne üzülerek
Bir şeyler kıpırdadı derinlerinde
Ardımızdan gelen selin önünde değil
Önümüzden gidenlerin
Ardından gidiyoruz, sürü gibi, dedi içinden
Kendi kendine küfrederek
Son öpücükler el sallıyordu
Bir densiz delicoş eğlentide
Kan düşmüştü ateşe
Damla damla vurdu yürek
Ya sabah olacaktı koşulsuz
Ya da çocuk işiydi ölmek
Şafakta bir acemi ozan, ha bire!
Bir ak kağıda çalakalem
Güneşin ilk pırıltılarını çiziyordu
Işıl ışıl, dize dize.
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta