Çoğaldılar, yurtluğa sığmadı sayıları,
Batıya göç diledi, Hazar'dan doğuları.
İki göl arasında yığışıp kaldılar da,
İki deniz aradı, Oğuz Yapagu'ları.
Koptu yaylardan oklar kutlu fetihler için,
Meydanlarda baş eğdi, en güçlü yağıları.
Yıl, asır kovaladı, böyle uğraş vererek,
Nice 'devletlü' oldu, Kınığı, Kayıları.
Aç budun doyuyordu, çıplak giyiniyordu,
Acun güvencesiydi, Türk'ün sağduyuları.
Çin'den Dalmaçya'ya dek, 'ortaklar'ın kervanı,
Rahatça taşıyordu, ipekli boğuları.
Ne zaman ki, el aldı, dönmesi, devşirmesi,
Fitne, fesada kardı, levanten koğuları...
Medrese de yozlaştı hipnoz öğretilerle,
Diplomalı cahile dönüştü çoğuları...
'Saray'ı ustalıkla çevreleyen 'koza'lar,
Kelleyle doldurdular, derin kör kuyuları...
Çifti bozulan Türkmen, kargaşaya zorlandı,
'Büyük kaçgunluk' sardı, içleri, kıyıları...
Devlet kuran atanın soyu-sopu horlandı;
Özgüveni çürüttü, dış-güdüm dayıları...
Ölümcül gafletlerle bozuldu da, 'il', 'töre',
Kanımıza aşerdi, yabanın ayıları...
Kuzu çimensiz kaldı, çağalar garip, yetim,
Asıl azdı, tuz koktu... Kırdık bukağıları.
Geçmişten günümüze nice dersler var amma,
Yine de yemekteyiz, bal diye, ağuları...
Kayıt Tarihi : 19.6.2008 14:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)