UTANGAÇ VENÜS
Sarayın gizemli kırkıncı odasında bir kadın
Soyunur ağır ağır kadınca
Herkes zanneder bahtiyar
Bilmezler zamansız olmuş ihtiyar
Soyunurken korkularından kadınlarca
Soyundukça soyunur acılardan
Sıyrılır anılardan
Soğuktan ürperirken tüyleri
Birden gayri ihtiyari
İzlendiğini sanır aklınca utanır sıkılır
Bakınır iyice etrafa gizlenir hemen köşeye
Örterken elleriyle gizlerini
Görmesinler diye izlerini
Avucuyla doldurmaya çalışır
Göğsündeki boşluğu sızlarken ciğerinin köşesi
Yankılanır sağır duvarlarda sesi
Seyretmeyin buruşmuş tenimde zamanı
Hemen yumun gözlerinizi
Size sesleniyorum dilsiz duvarlar
Bakmayın sakın ayıptır
Sanmayın ki bu sizin için kayıptır
Görmezden gelin zaman aşımından geri kalanı
Sen ayna niye döktün sırlarını ortaya
Bir zamanlar bakışımla çatlardın ya
Şimdi dön arkanı sakın kırılma
Söyleyin bakalım yastıklar
Neden böyle pörsüdünüz
Size ne oldu perdeler niye kırış kırışsınız
Yoksa bana mı güldünüz kıkır kıkır
Siz kendinize bakın ütüyle de düzelmez
Buruş buruş her yanınız
Hayallerle anılardır yaşlanmayan
Harcarken zamanı
Bozuk paralar gibi zaman zaman
Avuçlarında kırıştırıverdi kağıtlarca
Yüreğimi acımasız zaman
Değilim ki taştan mermerden
Yaratıldım etten kemikten
Sessiz film çekimi yok burada
Bilmiyor musunuz
Yer çekimi var
Hiç mi görmediniz çıplak insan
Doğmadık mı anadan üryan
Rahat bırakın beni
Soyunmadan nasıl değişirim üstümü
Gidin seyredin müzelerdeki heykelimi
Çalınmadan kaçırılmadan
Asırlardır zamana meydan okuyan
Dipdiri süt beyazı
Gencecik Stariçe Venüs’ü
Kayıt Tarihi : 13.8.2013 14:48:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yaşlandıkça Gençleşebilmek... Gençlik bir hayat devresi değil, bir akıl halidir. Yıllar cildi buruşturabilir, ancak heyecanların bitişiyle ruh buruşur. İnsan, kendine olan güveni kadar genç, kuşkusu kadar yaşlı, cesareti kadar genç, bezginliği kadar yaşlıdır. Hiç kimse fazla fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz. İnsanları yaşlandıran, ideallerinin bitmesidir. Kalbi sevdikçe, neşe duydukça, güzellikleri fark ettikçe, beyni yeni şeyler keşfettikçe, herkes gençtir. İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, oysa yaşamadıkça yaşlanırlar. İnsan, yaşlı olmaya karar verdiği gün yaşlanır..! W.E. Gladstone
![İnci Germenliler](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/08/13/utangac-venus.jpg)
a) Şiir için konu seçimi diye bir şey olamaz. Yaşamın tüm ayrıntıları şiirseldir.
b) Şiiri okuyan, onun betimlemesinin kendi kullandığı dile yakınlığına dikkat eder. Ritmik temposuyla, devrik tümceleriyle, şiirsel vurgusuyla insan mutlaka o dizelerden etkilenmiştir.
c ) Şiirsel ( nazım içerikli )anlatımın sadeliği, duruluğu, akıcılığı, abartılardan ve yapmacıklıktan uzak olduğu ve insan yaşamının mantıksal bağıtlarıyla doğru orantılar içinde örgülendiğinde duyulan tat, mutlaka yazan kalemin gücü olarak değerlendirilmelidir.
d ) Şiirin boyutu kuşkusuz okuyucuyu yormayacak mantık ölçüleri içinde ele alınmalı, 'az sözlerle çok şey anlatmanın' sadece şiirlerde mümkün olduğu düşünülmelidir ki, bu ayrıntı yeterinden güçlü belirlenmiştir.
Konusuyla, yaklaşımıyla, doğal gerçekçiliğiyle ilahi kurdretin yarattığı güzellik yine ilahi gücün tecellisi olarak doğal yasalara uymak zorunda kalıyor. Bu ayrıntıyı düşünmek insanı, var/oluş ve zaman kavramlarının nedenselliğini aramaya zorluyor.
Büyük zevk alarak okuduğumu belirtmek, sizleri tüm kalbimle kutlamak benliğimden yükselen öncelikli duyumsamadır. Paylaşım için teşekkürler ve sonsuz başarılar dilerim. ...+...+
Hebe, her daim kendi gibi genç ve güzel insanlardan yana tavır koyarmış. Bu yüzden de Senius’la sürekli mücadele edermiş.
Senius, darda kaldığı zaman Hebe’ye ses çıkarmaz, işi zamana bırakırmış. Zaman zaman Mairalar (Kader tanrıçası) tanrıçasından da yardım görürmüş.
Zira insanlar, neticede ölümlü yaratılmışlardır. Mairalar’ın görevi bu gidişi izlemek, insanın yaşaması gerekenleri yaşamasını sağlamak, bir bakıma yazdığı hayat çizgisine vesile olmak, olacakların tecelli etmesini sağlamakmış.
İnsan böylesi tanrı ve tanrıçalar arasında gel-git’ler yaşadıkça Sentinus (Duygu tanrısı) onu yalnız bırakmazmış. Hüzünse hüznü, neşeyse neşeyi, mutlulukla mutluluğu tam anlamıyla yaşamasını sağlarmış.
Fayum (Talih tanrısı), değişen durum ve şartlara uygun, kimi zaman sevindirici verici, kimi zaman üzücü bir yazgıyı yazmaya devam edermiş.
Pitho (Kandırma Tanrısı) da hiç boş durmazmış.
İhtiyarlamış birine “Sen daha çok gençsin. Görünüşe aldanma. Her yaz sonunda nasıl ki derelerde sular azalır veya kurursa, her onlu yıllarda da insanda değişiklikler olur. Yeni bir onlu yılda, bir sonraki onlu yıldan çok daha taze, çok daha canlı bir dereye döner insan hayatı.”
Bunu duyan insan az da olsa teselli bulur. Hiç düşünmez ki, on yıl sonrasına göre, öncesinde elbette daha genç, daha canlı ve daha güçlü olacaktır.
Mairalar (Kader tanrıçası) ve Fayum’un (talih tanrısı) yazdıklarının dışında bir şey yaşamak mümkün olmayacak.
Artemis (İffet tanrısı) hiç boş durur mu?
O da kendince bir hayat çizgisi çizer insana. İnsanların bilinçaltına işler. Onun dediklerinin dışına çıkar da insan, herkesin algısındaki iffet (Artemis) harekete geçer ve bin bir eleştiri ve yargılama ile olası istenilmeyecek arzulara engel olur.
Artemis de Metis’le (Hikmet ve tedbirlilik tanrıçası) dosttur.
Artemis, üryanlığın insana yakışmayacağını, iffetsizliğe sebep olacağını beyinlere kazımışken, Metis de bunda bir hikmet olmalı der ve hep tedbirli olmaya yönlendirir insanı. Tedbirli olmalı ki insan, başına kaza bela gelmesin. Duyguları incinmesin. Gururu kırılmasın.
Görüyor musun inci Hanım?
Bütün tanrılar, tanrıçalar ve hatta yarı insan – yarı tanrılar bile görünüşte hep insan için çalışıyorlar.
Sayamadığımız nice tanrılar var ki, her birinin dünyamızın dengesini korumada görevleri var.
Hep iyi mi bu tanrı ve tanrıçalar?
Savaş tanrıçası, ölüm tanrıçası, kıtlık , deniz dibi, ağaç… akla ne gelirse hepisiyle ilgili tanrı / tanrıça var.
Mitoloji bu ya efendim.
Şimdi arkanıza yaslanın ve bütün endişe ve kuruntularınızdan kurtulmak için bir bardak limonata NEKTAR’ı için.
İçin efendim için, benden olsun. İkramımdır. Şimdi sizi ölümsüzlüğe gönderme zamanı.
Nektar (Tanrıları ölümsüzleştiren içki) içtiğinizde artık ölümü aklınıza bile getirmeyeceksiniz.
Şu anda Hypnos (Uyku tanrısı) sizi kucakladı bile.
Hayırlı geceler İnci Hanım.
*
İnsan kendiyle baş başa kalınca duvarlarla konuşur, kapıları kilitler, başka birinin yansımasını görmemek için aynaları ters çevirir.
Aslında mekan hep aynı mekan, insanlar genelde aynı insanlardır. Akıp geçen zamanda da fazla bir değişiklik yoktur.
Kendi kendimize ürettiğimiz kaygılar, kuruntular vardır sadece.
Boş verin, hayat her haliyle ve her zaman yaşamaya değer.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun efendim.
Hebe hep sizden yana olsun. Sentinus sizi duygulardan ayrı bırakmasın.
*
UTANGAÇ VENÜS'E SAYGIYLA…
Hikmet Çiftçi
28 Ağustos 2013
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Hikmet YURDAER
TÜM YORUMLAR (12)