“Yüreğiniz sevgiyi her gün yeniden üretemiyorsa, siz iyi bir üretici değilsiniz.(1) ”K.Marks
Zaman tüneli(evreni) üç aşamalı bir süreçtir dünden(geçmişten) bugüne(anlara) ve yarına(gelecek) akan-süregelen bir maddi gerçekliğin üzerinde yüzen olgudur. Hiç bir aşk zamandaş değildir ve her yaşanan zamanın aşkı farklıdır.
Aşk mutsuzluk halimidir ipek, kilim dokur gibi dokumak mıdır acıyı, nasırlı elleriyle sevgiyi örercesine ilmek ilmek örmek midir nakışlı tülbentlerde, sevgiyle sallanan özlemli ya da vedalı oya işlemeli mendiler de
Gül narini tenden sevecen bin ışıklı bakan iç çektiren gözlerde eriyip kaybolmak mıdır?
Aşkın büyüsü titretmiyorsa kılcal damarlarını, atomize edip parçalamıyorsa bütün hücrelerini, olmuyorsan onun varlığıyla yokluk sarnıçlarında darmadağın
Aşkın başkaldıran bir silaha dönüşmüyorsa, aşkına bütün bütüne tüm benliğin ve içtenliğinle teslim olmuyor-olamıyorsan, tüm korkularını içsel bir fırtınaya tutulmuşçasına hissedip o korkularını aşamıyorsan,
Korkusuz savaşçı gibi ve habersiz beklentisiz yağan sağanak yağmurlarına tutulmuşçasına bir ben’den öte bir ben var diyerek akamıyorsan
İç ağrısı çeken biri gibi zamansız tüm zamanların volkanik bir yanardağ olup onu kaplamıyorsa yaşamın harında büyütüp büyütüp dolup dolup taşamıyorsan
Bir nehir gibi ulaşılmaza akıp ulaşılmazlığın girdaplarında yüzerek varma sakın ola sığ sulara kapılma yanıltıcı göz kamaştıran yalancı parıltılara yoksa bu senin için aşk değil olsa olsa aşk giydirilmiş bir maske ve kendini kandıran sahteliktir.
Aşkın gönüllülüğü kulluk derekesine düşmek değildir. Asıl olan hazzın doruklarına ulaşma iddia ve idealidir.
İçselleşilen yolda doğallığın güzelliğini yansıtıp yaşanarak anlamlanması benliğinde her an ve gün o sevgiyi sonsuz evren ışığı gibi sönmemecesine duyumsayıp yeniden üretebiliyorsan, işte o sensin aşkın sarmaladığı utanç duymadan ve utanç duvarlarını yıkan dirençle, onurla, gururla yaşa doya doya aşkını ey sevgi dolu güzel insan.
Bakıyorum acı sağanağında aynaya
Bizi bizden çalanlar geliyor
Öfke bulutu dağlarımdan aklıma
Bakıyorum tarihin çarpık sayfalarına
Ölüm, göç, kan, gözyaşı, açlık
Geçmişte de bugünde
Yaşatıldı ve yaşatılmakta insanlığa
Bakamıyorum Acı sağanağındaki
sırlı çatlak aynalara
Bakamıyorum tarihin
Kanlı kara sayfalarına
Yüzüm yok yüzsüzler arasında
Dilim yok suskunlar arenasında
Kaybolmuşum insanlık deryasında
Yerim yok histeri krizinde olan
Yalancı denizlere kulaç atan
Şovenizme kolon vuranlarda
Eğer utanç duymak istemiyorsan
Sıyrıl ve sıyır karanlıktan aydınlığı
Yıkmalı umarsız utanç duvarlarını
Açmalı kanlı tarihin tozlu sayfalarını
Utançsız olmak yaşamın koşulu
Utanılacak onursuz şeyler yapma
Unutma tarih düşer ak kara notunu
Birileri unutmaz birileri unutsa da
Bitmedi…
Vedat Koparan 14.10.2009
1-(Sanat ve hayat dergisi sayı 41-Ekim 2009 öykünme)
Vedat KoparanKayıt Tarihi : 16.11.2009 11:58:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Vedat Koparan](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/11/16/utanc-ve-ask.jpg)
Utanılacak onursuz şeyler yapma
Unutma tarih düşer ak kara notunu
Birileri unutmaz birileri unutsa da
'
Ders veren bu çalışmanız için sizi tebrik ediyorum...nice paylaşımlara.
Recep Uslu
Can yeğen
TÜM YORUMLAR (3)