-Rahmetli evladımızın anısına…-
Ankara’nın küflü ayazına alışamadım Rüveyda
Ejderha başlı kâbuslarla uyanırım her sabah
Dev karanlıklar yutar beni hastane odalarında
Haykırıyorum tutsak sesimin dar koridorlarında
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Sılada, mavi sularda yüzer çocuksu hayallerim
Ayın şavkı vurmuş Çağlayan’a, bekler öksüz sazım
Anamın toprağı gül kokar şimdi, uyandır beni
Çağırır aşina bir ses tatlı bir edayla derinden
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Selam göndermiş canım arkadaşlarım memleketten
Hocamı görünce ağladım bir köşede sevinçten
Gözlerimde canlandı tüm hatıralar, baharlar
Ne yaman işkencedir bir odada tutsak kalmak
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Sıcacık saçlarımda şefkatli bir el dolaşır, uyandırmayın
Açın pencereleri yüzümü okşasın sabahın meltemi
Bir masal anlatın, rüzgârlar getirsin annemin kokusunu
Nemli gözlerime, ansızın annemin gözleri konsun
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Doktor Hikmet salladı başını, off! Yaram çok derin
Hastane önündeki incir ağacına damlar hüzün
Kederlerim sığmaz daracık odalara, ağlarım çaresizce
Dalgalar ölümün limanına çeker beni her gece
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Sırtımı deliyorlar ana, sesimden avuçlarıma acı damlar
Bahtsız gönlümde ölüm ırmakları çağlar sessiz sessiz
Bir türkü söyle, yarama merhem olsun Rüveyda
Güvercinler uçur Lokman Hekim’e, çare bulsun
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Aynalarda gördüğüm bu hayalet ben miyim
Karanfil kokan kaşlarım nerede Rüveyda
Hani rüzgârda tel tel sallanan sırma saçlarım
Neden can çekişir ağlayan kirpiklerim
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Rüveyda, götür beni rüyalar şehrine, kimse bilmeden
Annemin can verdiği yerde belki can bulurum, kim bilir
Sonbaharlara küskünüm, mevsim mis gibi bahar olsun
Şehla gözlü bir martının kanatlarına bindir kaf dağına doğru
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Götür beni uzaklara Rüveyda, durma ne olur
Memleketime, anneme götür, her yanım acılar içinde
Okuluma, 10/C sınıfına yolla gözlerimi, yüreğimi
Son bir kes göreyim can dostlarımı, anılarımı
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Ah Rüveyda ah! Istırabın ecel terleriyle sırılsıklam bedenim
Boğazımda düğümlenen bu acılar, bu sancılar bitsin artık
Can dostlarım unutmasınlar kara gözlerimdeki büyülü sesi
Kuruyan toprağımı ıslatsınlar dualarla, sevdiğim türkülerle
Üşüyorum Rüveyda, annemin topraklarına götür, al götür beni
02.02.2016
Üşüyorum Rüveyda
-Rahmetli evladımızın anısına…-
Ankara’nın küflü ayazına alışamadım Rüveyda
Ejderha başlı kâbuslarla uyanırım her sabah
Dev karanlıklar kuşattı, tükendi bendeki öksüz sevda
Tutsak sesimin dar koridorlarında mecalsiz bir eyvah
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Sılada, mavi sularda yüzer çocuksu hayallerim
Ayın şavkı vurmuş Çağlayan’a, bekler öksüz sazım
Anamın toprağı gül kokar şimdi, bitmesin emellerim
Aşina bir sese bürünür derinimdeki aymaz sızım
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Şefkatli bir el dolaşır sıcacık saçlarımda durmadan
Açın pencereleri yüzümü okşasın sabahın meltemi
Bir masal anlatın, içinde ayrılık ateşi olmadan
Nemli gözlerimden düşmüyor annemin matemi
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Doktor Hikmet salladı başını off! Yaram çok derinde
Hastane önündeki incir ağacına damlar hüzün
Daracık odalara sığmaz acılar var bu işin kaderinde
Dalgalar ölümün limanına çeker beni kışın, güzün
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Sırtımı deliyorlar ana, sesimden avuçlarıma acı damlar
Bir türkü mırıldan Rüveyda yarama merhem olsun Bahtsız gönlümde sessiz sessiz ölüm ırmakları çağlar
Güvercinler uçur Lokman Hekim’e buna çare bulsun
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Aynalarda gördüğüm bu hayalet ben miyim
Rüveyda, karanfil kokan kaşlarım nerede
Rüyalarda gördüğüm bu gudubet ben miyim
Kurudu gönül ufkum, biten yaşlarım nerede
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Rüveyda, götür beni rüyalar şehrine, kimse bilmeden
Annemin can verdiği yerde belki can bulurum, kim bilir
Yad ellerde kalamam tez gidelim, mektep beni silmeden
Kaf dağında Anka’nın kanatlarında kan bulurum, kim bilir
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Götür beni hasret kokan limanlara Rüveyda, durma ne olur
Memleketime, anneme götür, her yanım acılar içinde
Okuluma 10/C sınıfına yolla gözlerimi, sorma ne olur
Son bir kes göreyim dostlarımı, bedenim sancılar içinde
Üşüyorum Rüveyda, götür beni
Ah Rüveyda ah! Bu can Istırabın ecel terleriyle sırılsıklam
Boğazımda düğümlenen bu acılar, bu sancılar bitsin artık
Kara gözlerimde sönüyor ışık, kuruyor bedenim ve tüm anlam
Kurudu dudağım mahşere kadar, acılarımın lambaları sönsün artık
Üşüyorum Rüveyda, annemin topraklarına götür, al götür beni
Muhammed Aheng
Kayıt Tarihi : 24.7.2017 13:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
10.sınıfta iken kansere yakalanan ve aramızdan ayrılan öğrencimizin, kızımızın acı hatırasına...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!