Erciyes’in doruklarından bir kuğu gibi eteklerinden süzülüp şehrin üzerine inen soğuk donduruyordu adeta. Kış ayları çoktan uzaklaşmasına rağmen İlkbaharın bitimine ramak kala bu şiddetli kar, fırtına neyin nesi bir anlam veremiyordu kimse.
Nisan ayı çıkmış Mayıs’ın kendine güzelliklerini yaşarken ağaçlar çiçeklerinin o güzelliğini cömertçe tabiatla paylaşıyordu. Çocuklar kadar şen’di yürekler. Havaların ısınması insanda bir rahatlama bir hürriyet duygusunu tesis etmişti ki anlamsız soğuklar kabuğuna geri çekti onca kalabalıkları. Ya çiçekler, Çiçekler kapkara geçmiş boyunlarını bükmüşlerdi. Öksüz çocuk gibiydiler. Soğuk almıştı. Hüzün doluydular. Her bir çiçeğin yarınlara olan umutları bir gecede kaybolup gitmişti. Meyveleriyle ağaçları şenlendirecek etrafa gıda salacak insanlara yararlı olmanın mutluluğunu yaşayacaklardı. Ama olmadı. Beklenmeyen ve kimsenin de anlam veremediği soğuk bütün ümitlerini yok etmişti. Senin de benim hayallerimi nasıl yıktığın aklıma geldi hemen. Kayısı ağacının çiçeklerini kuruttuğu gibi, ya da Erik çiçeklerinin hüzne gark olduğu gibi bende hüzne mahkum olmuştum. Demek ki bendeki tesirin Erciyes’in soğuğundan farksızmış. Kuruttun ümit çiçeklerimi. Hayallerimi yok ettin.
Düşüncelerim halka halka dizilirken, gözlerimi hayaline kapatıyorum. Soğuk ne kadar şiddetini artırırsa artırsın o anda hissetmiyorum. Bedenim donarken içimdeki volkan püskürüyor lavları tüm ruhumu yakıyor. Olanca gücümü toparlayıp sana koşuyorum gözlerim kapalı. Ellerini tuttum tutacağım arası yaklaşmışken dağın zirvesine çıkıyorsun. Yakalayamıyorum. Gözlerim kapalı. Yıllardır biriktirdiğim özlemin buz gibi erirken bedenimde ay ve güneş kadar hakikatli duruyorsun sanki karşımda.Gözlerim yine kapalı.Dokunmak, mutluluğu yakalamak, ruhuma saplanan zehirli hançeri fırlatıp atmak için çabalıyorum fakat nafile bir uğraş hayaline bile dokunamıyorum.
Soğukla birlikte gelen rüzgarın uğultusunda sesini, tenime her dokunuşunda baharı andıran kokunu duyuyorum. Nefes nefes içime çekiyor seni soluyoum. Baharda kırların kokusu hep seni andırıyor. Cıvıl cıvıl yüreğimin derininde senli duygularım oynaşıyor. Ah ettikçe damarlarım kuduruyor, çatlarcasına nabzım zonk zonk atıyor. Her atışında nabzım seni bana bir kez daha hatırlatıyor. Üzülüyorum. Gidişine, nedensizliğe, bir veda dahi etmeden kayboluşuna üzülüyorum. Neredesin, kiminlesin. Ne bir ses ne bir iz bırakmadın ya işte buna üzülüyorum. Soğuk değil beni donduran sevdamız adına yaptığın vefasızlık asıl beni öldüren.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
yüreğiniz hiç incinmesin
böyle güzel eserleri
bizlere sunduğun için
doyulmaz bir paylaşım
yürekten alkışlıyorum
sen sevgili kardeşimi kutlarım
başarılarınızın devamını dilerim
yüreğiniz hiç incinmesin
böyle güzel eserleri
bizlere sunduğun için
doyulmaz bir paylaşım
yürekten alkışlıyorum
sen sevgili kardeşimi kutlarım
başarılarınızın devamını dilerim
Erciyes’in soğuğu o zaman seni saracak. Egenin imbatı seni kurtaramayacak. Karadeniz’in fırtınaları yüreğinde devleşecek. Çırpınacaksın feryat edeceksin. Kurtulmak için benden bir dal arayacak ellerin. O anda sebep benim diyeceksin. Unutma ki tüm suçlusu sensin.
çok güzel bir anlatım uslubu kutlarım başarılar efendim .saygılarımla hasan karabay
'Üşüdüm, üreyimin açıg galan gapısı, üşüdüm'
duygu yogunluğunu artıran bir eser saygı ve selamlarımla ...Süleyman bey
Ağam severek okudum... selam ve özlemimle
Betimlemelerle süslü güzel bir anlatım. Yüreğinize, kaleminize sağlık. Sevgiyle...
Duygu seliydi okudugum tebrıkler Süleyman bey,selamlar.
Güzeldi etkiliydi; çok güzeldi...
Bu üşümenin nasıl bir üşüme nasıl bir, yalnızlık olduğunu, kalabalıklar içinde bile insanın kendini yanlız hissetmesinin nasıl bir şey olduğunu hayattan alacakları olanlar çok iyi bilir...
Güzel ve başarılı bir eserdi tebrikler.
Erciyesle ilgili ne çok anım var. 8 yıl kaldım Kayseri'de.
Denemeniz tüm anılarımı birer birer gözümün önünden geçirdi. Çok güzel di. Tebrikler ediyorum.
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta