Üşüyorum Şiiri - Doğan Ormankıran

Doğan Ormankıran
11

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Üşüyorum

Üşüyorum
Bedenim titriyor
Zamana mı,hayata mı
Yoksa sana mı yenik düştüm?
Bilmiyorum…
Yüreğim harman yeri yokluğunda
Ve neden aramadığını bilmiyorum.
Ne oldu. Neden Ayrılma kararı aldık?
Biraz düşünelim demiştin
Biraz tartalım ilişkimizi,
Bana biraz zaman ver,
Sonra görüşürüz demiştin.
Ben çok düşündüm hem de çok
Ve anladım ki bir kez daha
Sensiz çok acı geliyor hayat
Dönüşüne, sana ihtiyacım var.
Telesekretere not bırakalı üç gün oldu.
Maillerime cevap yazmıyorsun.
Mesajlara karşılık gelmiyor.
Telefonuna ulaşılamıyor.
Sensiz bugün 14 ncü gün ve ben
Başka bir güne daha sensiz giremem.
Dışarda açan çiçekleri görüyorum,
Yeşil yeşil nüpelleri ağaçlarda
Kırlar çiçekler tat vermiyor.
Ve ben her gece 3- 4 kadar
Seni bulmak İçin dolaşıyorum caddelerde

Dün yine bütün gün işyerinin önünde bekledim
Ama yoktun. Ne girerken gördüm seni,
Nede çıkarken.
Kayboldun ve sanki yok oldun.
15 nci gün ve hala üşüyorum sensizlikten
Apartman kapıcısı Recep bey’i gördüm.
Uğramıyor bir haftadır dedi
İşe gitmiyorsun, eve gelmiyorsun.
Yine not bıraktım eğer bu günde
Haber çıkmazsa iş yerine gideceğim.
16 ncı gün yoksun ateşim yükseldi iyice
İş yerine gittim. Ayrıldı dediler.
Neden diye sordum.
Kimseler cevap vermiyor. Bilmiyor.
Evde yoksun, arkadaşların görmemiş
Söylesene daha ne kadar sürecek bu.
Eğer acı çektirmekse maksadın.
Evet gördün işte, gurur falan kalmadı
Deli gibi seviyorum seni
Hem de acıların en büyüğünü çekiyorum.
Kahretsin
Deli zannediyorlar beni
Seni seviyorum anlamıyor musun?
Sokakta her gördüğüme soruyorum.
Görmedik, tanımıyoruz, bilmiyoruz diyorlar.

17 nci gün gözlerim kan çanağı ağlamaktan
Suratımın şekli değişti, sakallarım uzamış
Görsen şimdi halimi
Sokak serserisine döndüm.
Nerde bulurum diye düşünmekten
Kafa kalmadı sayende.
Seni bulursam bir daha bırakmayacağım
Bu şehir dar geliyor sevgimize
Anlamıyorlar sevgimizi
Ama sensiz gidemiyorum, anlamıyor musun?
18 nci gün yoksun, delirmemek içten değil
Ne hastalık, ne bir dert nede ölüm korkutmuyor beni
Sensiz olmaktan çok.
Dün gece ölümü düşündüm.
Tavana bağladım ipi ve altına bir sandalye koydum.
Beni bekliyor.
Sen yoksan bende yokum.
Sensiz hayatın okları saplanıyor bedenime
Hani biz birbirimiz için yaratılmışız derdin.
Bırakmayacaksın beni
Söz ver derdin. Söz ver.
Ben söz verdim seni bırakmayacağım ama sen yoksun,
Sen terkettin gittin, hem de haber bile vermeden.
19 ncu gün Allah’ım aklıma mukayyet ol.
Nerdesin. Falcılara mı gitsem?
Büyüler mi yaptırsam dönmen için?
Ölüm arzusu yakıp kavuruyor içimi
Ve her an bu dünyadan göçebilirim.

Bu gün ilk tanıştığımız park var ya,
Adını beraber koyduğumuz kestaneli park.
Oraya gideceğim. Umarım orda bulurum seni.
Hatırlasana tanışmamızı,
Neden öyle gözlerime bakıyorsunuz demiştin
Bende bu benim suçum değil sizin suçunuz demiştim.
Ne demek bu kahrolası diye çıkışmıştın.
Bende lütfen kızmayın.
Böyle güzel ve çekici bir çift göze
Kim olsa büyülenir, bakar demiştim.
Hafif bir tebessüm, hafif kızarıklık yüzünde
Elinle yiterek kaçmıştın benden.
Evet şimdi o köprünün üzerindeydim,
İki inatçı keçi gibi geçerken bir birimize
Sıra vermediğiz tahta köprü
Yapraklar dökülmüş sanki onlarda üzüntülü
Eylül’ün 19 u ve sen 21 ay sonra ilk defa yoksun burada.
Ayaklarım ve yüreğim deliler gibi seni arıyor.
Ne olur, uzaktan bir yerden seyrediyorsan
Gör halimi tükendim artık.
Yeter çektirme bana bu kadar.
Sensiz ölüyorum anlamıyor musun?

20 nci gün. Bugün hastanelere bakacağım.
Polise gideceğim, Kayıp ilanı vereceğim.
Numunede yoksun, İbni sina’da, Hacettepe’de
Hatta en olmadık Gülhane’de bile
Anons yapıyorlar. Soruyorlar ama
Ne bir isim, ne bir eşgal
Yok, sana benzeyen kimse yok.
Karakoldan aradılar. Ama hayır
Ne bir cinayet, ne bir kaza, ne bir ölüm
Allahım kime gitmeliyim. Kim bilebilir,
Kim görmüş olabilir.
Anneni aramak geldi aklıma
Recep beyden aldim telefonunu
Onları 3 gün önce aramışsın
Hatır sorup onları çok sevdiğini ve de
Seveceğini söylemişsin.
Hasret giderdi bizimle dedi annen.
Ama ters giden bir şeyler vardı
Garip korkular beynimde
İnşallah düşündüğüm başıma gelmezdi.
Gölbaşı evet ya gölbaşında o gittiğimiz
Göl kenarında çok sevdiğin söğüt ağacının altı.
Sevgimiz bu ağaç gibi dallanıp budaklansın derdin.
Hatta bizden sonra da başkaları gölgelensin altında
Ve bizim sevgimize tanık olsunlar derdin.
Sonra döner. Böyle olmazsa, burada asarım kendimi derdin.
Delirme sakın niye olmasın diyordum hep.

21 nci gün sabahın ilk ışıklarıyla geldim Gölbaşına
Ve nefes nefese yol aldım göl kenarına
Uzakta ağaçta bir şey sallanıyordu
Nasıl koştuğumu hatırlamıyorum.
Evet sallanan senin bedenindi
Ama neden, neden allahım neden,
Göz yaşlarımla tüketsem bu bedeni
Senin yerine versem bu canı döner miydin?
Sorgusuz, sualsiz neden yaptın bunu
Daha ellerin bile sıcacık. Avucuma küçük
Bir kağıt parçası düşüyor.
Benim adım yazılı
Unutma diyorsun. Seni seviyorum…
Ve her zamanda seveceğim yazmışsın,
Yaşamak bu saatten sonra,
Sensiz ne anlamı var.
Aşkımız bu söğüt kadar dallanmadı bel ki ama
Bu göl kadar büyük olacak.
Sensiz yaşamaktansa seninle ölmek en güzeli
Hem de seni severek.
Bekle beni...

Doğan Ormankıran
Kayıt Tarihi : 28.4.2011 19:11:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Doğan Ormankıran