Sen giderken Eskişehir’e kar yağıyordu
Üşüyordu yüreğim,
aşk çiçeğim,
uğur böceğim,
çığlıklar koymuştum benekli kanatlarına,
dönüp gelmeni,
Gül baharı topraklarımda can suyum olmanı,
sarılıp ısıtmanı istiyordum umarsız;
konuverseydin ellerime ısınıverecekti üşümelerim.
Her çığlığımda şiirler damlıyordu kar beyazı,
şarkılar inliyordu...
Dönmüyordun.
Yüreğim acıyordu, ağlıyordu gözlerim
Öksüz kalmıştım sensizlikle, çaresiz kalmıştım,
İştiyak kesilmiş hicran yollarında sühunetsiz kalmıştım...
Her kırdığım aynada senin yüzünü aradım,
her yaşdönümünde senin ütopyanı kurdum acılı mimiklerde
çöle kesmiş bir yürekte seraplar yeşerttim ulaştıkça yok olan
senin fantasman ile yaşadım sensiz bir dünyayı, tutkulu
muhabbete hasret, handeye hasret, sana hasret,
sana vurgun...
Tahassür kaygıyla boğuyor beni,
karabulut gibi geliyor üstüme üstüme,
Vuslata beklenti uzadıkça her damla yağmur bir darbedir yüreğime
İnan ki, çare sensin umut dergahımda yokluğuna dayanılmaz
Her duamda Tanrı gibi gözlerine daldım yıldız yıldız,
Her yıldızda kan damlası gül yaprağıma
Gözlerimi yaprak yaprak akıttım bin bir ’ah’ ile,
bülbüller figan etti güllere...
Umutlarım kucağımda sokak sokak aradığım sendin,
Arnavut taşlarına takıldıkça ayaklarım kanamakta dizlerim,
Kaybolduğum her çıkmaz sokakta umutlarım yok olmakta...
Umutlarımın tükendiği sokaklarda kirlendim ben
Utanıyorum aynalardan...
Acımasızca eskittiğin yüzümü, geri ver bana benliğimi;
Ya da, defnet mutsuz ozanlar kabristanında iki taş arasına
gelecek hayallerimizde tükettiğin beklentilerimi.
Kayıt Tarihi : 9.11.2015 00:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!