Üşüyor musun Reisim? Şiiri - Faruk Kurtbaş

Muhsin Yazıcıoğlu’nun aziz hatırasına
“her ölüm erken ölümdür” demişti bir Türk şairi
işkenceden yeni çıkmış ayaklarınla dokunduğunda betona
“üşüyorum” demiştin ya reisim
sırtını mahpushane duvarları yerine Allaha dayadığın
ışıksız kör karanlık hücrelerde
başını kaldırıp da gökyüzünü aradığında.
karanlığı parçalamak isteyen bir bozkurt öfkesiyle
gözlerine yağan zifire inat
gözünü kararttığında zulüme karşı
“üşüyorum” demiştin ya reisim...
yiğit zor zamanda ayakta dururdu
topukları bir sadistin zulümkar elleriyle parçalansa da.
hani karmışlardı ya sizi “gomanist” “faşist” diye
belki de öldürür birbirinizi
kurtarırdınız ağaları
“ asmayıp da besleme” masraflarından.
aynı kıza sevdalı kanlı bıçaklı aşıktınız oysa
mütecaviz bir el uzanınca sevgiliye
birleşip dimdik doğruldunuz
daracık bir hücrede bir ordu oldunuz
işgale uğramış bir vatanın savaşçıları gibi
“gomanistin” yerine bazen sen dayak yedin bir küçük adamdan
bazan senin yerine “gomanist” yedi dayağı,
öz yurdunun şerefini çiğneyen
dili bizden bir nadandan.
“bunu bize küffar yapsa koymazdı bu kadar
kafamız yarılsa da dört bir yanından...
her yanım yanık kokusu
kebanın elektriğini yemiş de yaşamışız
vatana ödenecek borcumuz varmış demek.
duysun bunu işkencecim, insanımsı engerek:
bu vatan bu devlet yine de benim!
biz ki mülkü yağmalanan cihan soylularıyız
biz ki bu memleketin ağzı vatan kokan çocuklarıyız
“hain”lafını kendi yüreklerinden alıp boynumuza asanlara gelince
düşman yapsa bu kadar koymazdı dedik ya
ekselansları,
kopasıca “kuyucu murat” damarımızdır.
nice caf caflı unvanla gerinseler de başımızda
zindan ettikleri vatanda hepsi de zindancı başımızdır”
“Üşüyorum” diyordun “ayaklarımın altı beton”
kar örtüyor üstünü cennetten bir şal gibi,
sevdiğin memleket dağlarının bir köşesinde şimdi.
ısındın mı reisim, üşüyor musun hala?
sanki Allahuekberde şehit düşen bir Mehmetsin
yiğitliğin, vakarınla bir “emsal-i asaletsin”
eski bir yol arkadaşının kelimeleriyle;
“sen geri çekilmek bilmez bir cesaretsin.”
bayrak adamdın velhasıl...
bayrak sana yakışırdı hakka yürürken.
kadere boynumuz eğiktir amma
ölüm sana yakışmadı reisim.
28 Mart 2009