Şehadet soluğunda kefenlenirken Keş dağı
Üşüyor kalemim üşüyor beyaza ölüm
Üşüyor
Karlar üzerine yatmış altı beden
Güneşin gözlerine yaşlar düşüyor
Beden aşmış canlar söz için ağız ararken
Canımı zorluyor sabır sınırlarını aşan sorular
Zamanı geciktiren zalimin zulmu
Buzmu tuttu tipiye tutulmuş sözlerin
Ayakların el olmuş karışıyor dillerin
Mahşerde bekleyen hak arayışlarda
Kilitlendi Göksu yollarında vuslatlar
Kilitlendi yüreğim
İmdat çağrısında bir ses bir soluk
Duvarlara çivilendi sanki yüzüm
Sustu çağ atlayıp dağ atlayamayanlar
Suçlu gözlerine indi karanlıklar
Sustu yer bulup el uzatamayanlar
Saatlerin sesine sustu sesim
Sararken gönül penceremi yorgun sarmaşıklar
Sarısabrım mı tutunduğum köksüz nilüfer
Baharı arama bende yarım soluklanmış hazan
Başucumda zamanı ıskalayan bozuk saatler
Kulagımda sayıklama dili tutuk vuslat
Tutunuyor sabrım yüreğimi dağlayan sessiz çığlıklara
Bedenimi hoyratça kullanan aydınlık
Kaç duygumu gömdün yetmedi mi, daha
Gözyaşım yetmedi mi yastığıma serilen hüzün
Gidecek yerin mi yok yatak altına saklanıp
Uykuları bölen izinsiz düşlerde kalbimi ağlatansın
Dokununca can sesime
Kaldırıma çivilenmiş acı izler
Serildi bahar ölümlerinde sonbahar
Esti sonbaharı hissedip ölümü seçen bahar
Şehadet soluğunda kefenlenirken keş dağı
Sarıkamış şehit selamında
Sonsuz yürüyüşüne karlar üzerine kalktı altı beden
Daldı bakışlarım daldım belirsizliklere
Yasaklıyan gülüşümü deldi haksız infazlar
Kilit altında gözlerimi darbeledi bıcak sırtı sokaklar
Kilitlendi yüreğim
Üşüyor ciğerlerim
Geriliyor bedenim şaibeden
Uçuyor Sivas-Maraş arasında
Uçuyor yarasa kanatlalarında baykuş postası
Dakikalar arasında gerilen nefesimde
Dayanırken parke döşenmiş bakışına
Azrail çehresinden çivileniyor gözler
Güneşin yaşları düşüyor
Üşüyor yerinde sayan gün
Vakitsiz meftalara ağlıyor mezar taşları
Ağlıyor yüreğim
Söylenebilecek ne kaldı
Ne kaldı geriye son solukta ki sorgun bakıştan
Sayfaları karalanmış tarih gözlerimin önünde
Nerede gözlerimize sis indiren yaprak dökümleri
Nerede güneşlerimin yakıcı gözleri
Sır perdesine mi zincirlendi bakışlar
Yaşlarını saklayan bulutlara dağlar ağlıyor
Özleminde bu millet
Doğmak için haber müjdesine
Bekler durur
Yeşile kilitli güneşin gözlerinde
Didişmeyi bırakın beyler bırakın
Getirin yeşili güneşin gözlerinden
Getirin can bedende solurken
Getirin bahar kokulu papatyaları
Demokrasi kılıcına kan damlamadan
Bu millet bilmez mi sanırsın
Kaç güneş söndü komplolu suikastlarda
Gelsin diye zamanın yeşil baharı
Seferber ettim avuçlarımdan dualı yıldızları
Şehadet soluğunda kefenlenirken Keş dağı
Üşüyor kalemim üşüyor beyaza ölüm
Üşüyor
Karlar üzerine yatmış altı beden
Güneşin gözlerine yaşlar düşüyor
Kayıt Tarihi : 28.3.2009 18:03:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Nurten Tarım](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/03/28/usuyor-beyaza-olum.jpg)
Üşüyor kalemim üşüyor beyaza ölüm
Üşüyor
Karlar üzerine yatmış altı beden
Güneşin gözlerine yaşlar düşüyor
***
Üzüntümüz derindir, memleket gerçekten bir yiğidini kaybetti...
Efendim, ruhları şad olsun!
Sevgili Nurten Hanım, yüreğinize sağlık
Sevgiyle
TÜM YORUMLAR (7)