Mutfakta çalışırken setin önünde durduğum yer genelde aynıdır. Aynı noktada dikilmek için bir çaba sarfetmiyorum ama, nasıl oluyorsa hep aynı noktada duruyorum. Bulaşık yıkarken, salata yaparken, bulaşık makinesini doldururken ve boşaltırken hep aynı yere basıyor ayaklarım. Bir tencere sarma mı yapacağım, yine ayaktayım ve aşağı- yukarı aynı yerdeyim. Alışkanlık işte.....
Salonda oturduğum yer de hep aynıdır. Kimseye vermem yerimi. Eğer gelen misafirlerden biri yerime oturursa; bütün misafirperver görüntümü takınır, nazik bir ifadeyle, “ Orada rahat edemezsiniz, şöyle buyrun lütfen! ” diyerek kaldırırım yerimden, başka yere oturturum... Söylemesi biraz ayıp oldu belki ama, gerçek bu.
İşte mutfakta genelde hep aynı yerde durarak iş yaparken, şu soğuk günlerde ayağım üşüyor. Ayaklarım değil, a – ya - ğım üşüyor. Her ne hikmetse sol ayağım üşüyor sadece. Mutfakta kalorifer peteği yok. Mutfağın salona açılan kapısından gelen sıcaklık, mutfağı yeteri kadar ısıtmıyor çok soğuklarda. Sol ayağım sızlıyor üşümekten. Allah Allah! Bir türlü çözemiyorum nedenini. Neden sağ ayağım üşümüyor da sol ayağım üşüyor?
Aslında kabahat bende. Yaklaşık yirmi gün kadar önce, mutfaktaki kaplama halıyı kaldırttım, mutfak tabanını muşambaya benzer bir döşeme maddesiyle kapladık, temizliği kolay olsun diye. Şöyle ahşap görünümünde bir şey de, adını bilmiyorum. Parke gibi duruyor. Halıyı temiz tutmak, temizlemek çok zor oluyordu. O nedenle yaptık bu değişikliği. İşte o günden beri sol ayağım ısınmıyor, üşüyor. Üşüyor ne kelime, donuyor donuyor. İyi de sağ ayağım neden üşümüyor? Kafayı yi’ce’m nerdeyse.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman