Neden şiirlerde hâlâ, altını çizdiğim mısralar, karanlık bir ayet gibi inançlarımı körelttir. Neden, bir bataklık gibi gönlümde, yeşermeye hevesli cevherim, endişelenir gün yüzlerinde. Neden yine de suyu akmaz bu çeşmeyi görünce tepesinde sevinçle, beyitler depreştiririm. Hâlbuki beyitlerim de, suyu akmaz çeşmeler gibi, devri geçmiş, yüz çevrilmiş de kendisine; hep bekleyip, hiç bir daha avuç açıp karşısında biri eğilmeyecek ki, içini dökebilsin. İçi.. çürümez mi ?
Sana bunları sormaya gelmedim çınar ağacı. Ceketîmîn rengine denk düşen bir şeyler var bu kadrajda, sen buna da aldırma. Bu benim, beni oyalayan öylesine heveslerim; gelip geçici. Belki de, gelip de, geçmeyecek şeylerin, yerinden edilmesi için. Şimdi ben burada neşelenir, üşüyünce herkes gibi evime gitmem; biraz daha aşağıları, tren yolunu da görmek ister, öyle dönerim. Suya gömdüm seni Sâye. Arın diye. İyileş diye. Belki erersin bir gün daha iyi birisine. Daha iyi birinin suretinde görün diye. Hem denir ki, bir hikayenin altı çizilesi son yerinde; köprünün altından çok sular aktı; mesele sen bile değilsin artık, mesele sonsuza dek yitip giden o an.🌺 Pisilere dalaşmadan geçtiğim sokaklar, yalnızlığım olsun.
Tek kalışım, bu yalın ayak türküler tutturuşum, yalnızlığım değildir, hâlâ.
Hâlâ, haricindedir kimseler; kimsesiz, ki dilsizim. /Üstünü çiçeklerle kapattığım, küflenen mısra./
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta