Üstadım
Kime ne anlatıyorsun üstadım,
Bir kulakta davul, bir kulakta zurna,
Sivrisinek de cabası,
Bilmiyorlar ki ömrün yok,
Bir daha acabası.
Onlar sadece zengin olmayı planlayan,
Bunun için nefsini dünyaya klonlayan,
Kafalarında bin bir çeşit sorunla,
Hayatını sonlayan,
Mezar kurtlarına yem,
Ve mezarda matem tutan,
İnsanlardır her dem.
Tüm beklentileri,
Bodrum’da yazlık,
Yeniköy’de yalı,
Yalıda para dolu kasa,
Gri boyalı,
Ve cafcaflı marinada lüks bir yat,
İşte onların düşlediği hayat.
Kuzgun beyinleri pespembe düş’te,
Ahvalleri de benziyor,
Budist’e, Zerdüşt’e.
Onlar bilmezler ve duymazlar,
Nefislerinden başka hiçbir şeye uymazlar.
Duymazlar Muhammed’in adını,
Bilmezler imanın tadını,
Kahvaltıda sayılı zeytin yiyen,
Sonra hamdolsun diyen fakirin duasını,
Cephede şehit düşen Mehmed’i,
Ve onun yas tutan anasını.
Üstadım,
İllâki anlatacaksan,
Gül’e anlat, menekşeye, ulu çınara,
Kana kana su içtiğin berrak pınara,
Ay’a, güneşe, yıldızlara,
Lâhze başındaki Yusuflara,
Meryem fıtratındaki kızlara anlat,
Dağlara taşlara, uçan kuşlara,
Karda açan kardelene,
Aşkı bilene,
Çağırmadan sana gelene anlat.
Bir kalemin gölgesinde uyuyanlara,
Bir defter yaprağını yorgan yapanlara,
Alnında secde izi olup da,
Yalnızca ALLAH’a tapanlara anlat...
Üstadım,
İllâki anlatacaksan,
Meyhane ehline,
Bilmeden haddini aşanlara,
Ve yolundan şaşanlara anlat.
Elindeki taşı bize,
Yani şairlere at.
Ama,
Sen yine bize de anlat,
Düşündükçe kaçıyor tadım,
O vakit ne mahlasım kalıyor, ne de adım.
Sana akıl vermek haddime mi,
Sen işini bilirsin Üstadım...
Kayıt Tarihi : 2.1.2024 11:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!