Usta'ya Şiiri - Sinan Kavrak

Sinan Kavrak
10

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Usta'ya

USTA’YA

ateşi damarlarında memleketinin
ve avuçlarında yüreğin
yaşadın memleketini, memleketinden uzakta
uğruna hapisler yattığın,
hasret kaldığın memleketin…

memleketinde artık;
kadınlarımız,
beş yüz dolarlık ayakkabılarıyla
satıyorlar etlerini gece kulüplerinde
pahalı, rüküş ve zevksiz
sarhoş, aç ve kızışmış

ve istikbalimiz,
gençlerimiz koyunlar gibi
sıraya sokulmuş
bekliyorlar girebilmek için,
rengarenk ışıklara,
yalancı dünyalara…
kızışmışların yanına
onurları kendi ayaklarının altında.

ve gazcılar var şimdi memleketinde,
meşhur bağdat caddesi’nde
iki yüz elli beygirlik otomobillerle
havasını atıyorlar yoksulluğun
ve kağnılar yürümüyor artık
yekpare meşeden tekerlekleriyle
şimdi gazcılar var memleketinin
kokuşmuş caddelerinde
gazcılar, tinerciler ve baliciler…
ve ölenler;
ne olduğunu anlamadan,
saatte iki yüz kilometreyle
ölenler, öldüğünü bile anlamadan
arabanın üstünde turbo baran,
altında selin…
selin, öldüğünü bile bilemedin…
selin nişanlıydı,
ve baran onu da aldı
ve onlar iki masum körpe can,
iki yüz elli beygirin altında kaldı..
uğruna hapisler yattığın memleketinin caddeleri
kan revan…
ve birkaç ay yattı baran,
aldığı iki can…
sen usta sen!
kaç can aldın,
aldın da yattın yıllarca
memleketinin zindanlarında…
ey usta,
bu zamanlarda düşmeye gör karakollara
ayağın kayar,
kayar da uçarsın kollarına
hain ve kalleş ölümün
öldükten sonra kendini asarsın,
paslı demirine ranzanın…

vatandaşın üzerindeki baskı,
görülmedi tarihte böylesine sorumsuzluk,
aymazlık..
ve artık,
mutlu yarınları için ülkemin
paylaşmak, yaşamak ve yaşatmak için doya doya
savaşanlar ve direnenler artık yok
yok artık yumruğunu güneşin kalbine dikenler…

ve artık memleketinde,
karakollarda, on beşlik bebelere tecavüz,
işkence on beşlik bebelere
bebelerin oyuncakları
boynu bükük kaldı evlerinde
evler sonsuz acılara gebe,
manisalı bebeler nefret etti oyuncaktan
ve hayattan…
ve onlar artık ikiyüz elli yaşında
ve madımak’ta yaktılar aydınlık yarınlarını
memleketinin
ve yağlı ilmikte üç tane gül soldu
olabildiğince masum ve onurlu…
ve bulgar sınırında bir beyaz güvercin
kürek kemiklerinin arasında
hain bir mavzer kurşunuyla
düştü memleketinin mübarek toprağına
ve sırtında ağrısı özgürlüğün
bedeli ağırdır özgürlüğün
memleketinde
ve bunu en iyi sen bilirsin usta
gidenlerin yerine
gelmedi yenileri,
yani sermayeden yedik yıllarca.
yani bizler, alınlarında ışığını taşıyanlar
karanlık tünellerin,
elinde boynu bükük sabanı,
bahçesinde denize dökülmeyi bekleyen çayları
ve tütününü kendi sarıp içenler,
mübarek elleri sapsarı
ve kahreden mühendisler;
üzerine beton dökülmüş,
ağzına kadar dolu petrol yatakları
dünyanın buğday ambarı…
kısaca biz,
memleketimiz
kurtuluş savaşını kaybettik,
dışarıdakileri yendik,
içimizdekilerden kurtulamadık

Sinan Kavrak
Mart’02 Beykoz

Sinan Kavrak
Kayıt Tarihi : 18.10.2005 22:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sinan Kavrak