Halden hallere düştük be ustam
Memlekette manzaralar toz duman.
Yangınların bulutları altında
Umutları yıkanlar var.
Sıkanlar var kurşunları bebeklerin gözüne
Özüne kibrit suları dökülür insanlığın
Kutsadığın vatan bile satılık şimdi
Ayrıldık yoldan.
Sarıldık iki koldan yok çıkış artık
Bozuldu dikiş çoktan ne yazık
Söküldü düğüm ustam.
Şimdi düğün ele, güne, görme hele
İndi bele tüm değerler, sevenler öksüz
Sarı öküz de böğürmez çoktandır
Melemez kınalı kuzum
Toprağın özü bulandı ustam
Uzandı el mezarına …
Dillerine de dolandı emek dolu mısraların
Kıssaların günü değil an’ı kurtarmaz.
Utanmaz yüz kara peçe altında
Oturur tahtında Kemal’in
Bozuk ahvalim ustam..
Unutuldu bozuyuk destanîn bile
Dinime hile var, dilime hile.
Şiirlerinde sıra şimdi
Omzuma bindin usta
Yüreğime indin…
İtibari iaden sağlanmış, bak gör
Bağlanmış kararlar adın.
Ağlamış försleydi denen kadınlar
Anladın değil mi usta, anladın onu?
Ne hallere kondun! .
Yokluğunun hallerinde memleket
Ellerinde zillet yeni kuşağın
Bir uşağın tüm marifet
Ağır gelir sana elbet
Affet ustam, affet…
Duyarsında ustam, bozuk ahvalim
Kavalımın sesi boğuk çoktandır.
Çobanımın sürüsünü kurt parçaladı
Kuzgun aldı ceylanları götürdü
Kargalar çöktü leş’e.
Güneşe hasret çocuklar şimdi
Dolanır bulutlar yine kapkara
An/kara, duman altında
Zaptında ihanet.
Ustam affet,
Afet ustam…
15-1-2009
Mehmet KesiciKayıt Tarihi : 15.1.2009 11:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
An/kara, duman altında
Zaptında ihanet.
Ustam affet,
Afet ustam…
Icinde okadar cok sey barindiriyorki,soyleyecek cok fazla birsey yok zaten,anlayan anliyor,yureginizi, kaleminizi kutluyorum saygilar
GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ
Bu bir türkü:-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü:-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
Ben de söyledim o türküyü!
Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
altın yeleli aslanların ağzını
yırtarak
gerindik!
Sıçradık;
şimşekli rüzgâra bindik!.
Kayalardan
kayalarla kopan kartallar
çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
Alev bilekli süvariler kamçılıyor
şaha kalkan atlarını!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Düşmesin bizimle yola:
evinde ağlayanların
göz yaşlarını
boynunda ağır bir
zincir
gibi taşıyanlar!
Bıraksın peşimizi
kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!
İşte:
şu güneşten
düşen
ateşte
milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!
Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
şu güneşten
düşen
ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
toprak kokuyor bakır sakallarımız!
Neş'emiz sıcak!
kan kadar sıcak,
delikanlıların rüyalarında yanan
o «an»
kadar sıcak!
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
ölülerimizin başlarına basarak
yükseliyoruz
güneşe doğru!
Ölenler
döğüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
Kalın tuğla bacalar
kıvranarak
ötüyor!
Haykırdı en önde giden,
emreden!
Bu ses!
Bu sesin kuvveti,
bu kuvvet
yaralı aç kurtların gözlerine perde
vuran,
onları oldukları yerde
durduran
kuvvet!
Emret ki ölelim
emret!
Güneşi içiyoruz sesinde!
Coşuyoruz,
coşuyor!..
Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Toprak bakır
gök bakır.
Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
Hay-kır
Haykıralım!
NAZIM HİKMET
***...Dolanır bulutlar yine kapkara
An/kara, duman altında
Zaptında ihanet.
Ustam affet,
Afet ustam…****
affet ustam bizi affet...koruyamıyoruz..affet...
bu duyarlılığı alkışlıyor ve tampuanımı gönderiyorum...sanatla seslenen kaleme...
yüreğinize sağlık...tşk.ler...
TÜM YORUMLAR (7)