toprak susuz
toprak kıraç
toprak taş
ekmek arpa
ekmek çavdar
ekmek mısır
yatak dam(ahır)
bir göz oda
ve koyun koyuna
bir köşede bağlı inek buzağısıyla
anadoluda bir kasaba
kışlar kış
ayaz, yaz kadar yakıcı
yazlar sıcak
iki yanı keskin bıçak
çatlayan toprak
çavdar tarlası
sancılı bir bahar
patika yol
ve sancılı bir doğum
usta dedi ki
allah rızkını verir
höllük bez
ısıt ısıt koy
e bebeğim e
tahta beşik
salla yavrum ağlamasın
umuda yolculuk
yağmura dua
bir hafta
kırk gün
güneş kavur kavur kavururken toprağı
gölgede bebek
temmuzun onbeşinde
kara sinekler gözlerde
oğul verir.
nasırlı eller
altın sarısı çavdarda
çatlamış dudaklar suya hasret
usta dedi ki
bu yılda bitiğiz
umut gelecek yıla
baba çoban
anne ırgat
otlaklar taş
tarlalar kocabaş
eller kan içinde
yalın ayak yarı çıplak
ho der babam
o köy senin bu köy benim
bir sığır çobanı
bir koyun çobanı
yarı hak verilir yarı verilmez
yollar yokuş
üç yıl
beş yıl
karın tokluğuna
çocuklar amele
çocuklar okulsuz
okuyupta muallimmi olacaklar
usta dedi ki
okursalar..
kim güder sığırları
ırgata kim gider
yıllar yıllar içinde
birbirini aratır
anne yorgun
baba bitkin
göze gurbet görünür
ama nasıl
evden bir kuş uçar
kanadı kınalı
gelin ederler telli duvaklı
birde yiğitleri var deli dolu
erkek olacak ya
aklı bir karış havada
ne gaz dayanır ne fitil
ders çalışır geceler boyunca
az kaldı ilk mektebin sonuna
biter bitmez
şehir alır onuda
okuyacak büyük adam olacak
kurtaracak anne babasınıda
şehir renkli dünya
şehir umut
kurtlar sofrasında
ekmek aramaktır
yatağı mekanı belli değildir
düşer yollara
usta dedi ki
bitmez bu sevda
ağa düşmüş balık
sarılır yengeclere
sahipsiz ve kimsesiz
her uzanan ele
simsarlar kol gezer
şehir varoşlarında
o hala ayakta
köprü altı, parklar
sıcak sokuluşlarla
kaybolur gecenin karanlığında
her doğan gün
sancılı bir umuttur
hasrete, özleme
kahve köşesinde boyacı
çığrış bağrış ara sokaklarda satıcı
balonlar renk renk
uçuşur gökyüzünde
teyyareler selam götürür sılaya
dur durak bilmez
ayak işlerinde
çırpınır kanadı kırık serçe
zaman zaman
tutunacak dal arar
ideali var ya...
usta dedi ki
düşte kalır okumak
adam olmak
bu gidişle...
meslek gelir akla
işe başlanır
hoş geldin hayat eri
yer süpürme
ayak işleri, ufak tefek işler
yeni bir hayat.
iş tarifi yapılır
şunu şöyle yap
bunu böyle yap..
söylediklerime kulak ver
elini kullan; dikkat et; seri ol..
kafa; parmak dirsekleriyle
eller; çekiç sapıyla
ayaklar; tek ayak üzerine dikelmekle
eğitilir..
güven sağlar
anahtar verilir
günün ilk ışıklarıyla koşar
fedakar eleman kimliği ile
her şeyde o her işte o
gün onunla başlar onunla biter
ekmeğini sever
emeğimi sever.
usta dedi ki
aferim..
sende gelecek var
sırt sıvazlar
bir hafta
bir ay
bir yıl
karşılığı istenir emeğin
orası olmamış burası olmamış
dikkat etmelisin
sabretmelisin
azmetmelisin
daha cok öğreneceklerin var
çok çalışmalısın çok..
dikkat ettim
çok koştum
çok çalıştım
bakınmadım sağıma soluma
gün nasıl başladı nasıl bitti
anlayamadım
düşlerime taşıdım
emeğimi işimi..
yorgun bitkin düştüm gecelere
usta dedim...
işi öğrendim.
emeğimin karşılığı..
yoruldum.
tatil; istirahat
usta dedi ki
olur..düşünürüz.
işler yoluna girmiş
zaman zaman dank eder
okuma arzusu
ekmek su gibi
ikinci eğitimi düşler düşünde
balıklama dalar
bir akşam üstü
bir elinde kitabı
bir elinde işi
akşama ders, aş, bulaşık
günler su gibi akıp geçmekte
artık hem işçi hem öğrenci
baharın ılık ılık esintisi
güneşin yaza göz kırptığı
bir bahar sabahıydı
bir mayıs bin dokuz yüz yetmiş yedi
ellerinde bayraklar
sokaklar bayram yeri
istanbul türküler çığırır
işçi öğrenci köylü
her yönden yürüyüş kolu
ve taksim meydanı
yumruklar çekiç iner haksızlığa
ve otuz yedi can
taksim meydanı mezar
usta dedi ki
yıldırmasın seni bunlar
baba yoksul
köy yoksul
toprak alınır bir kaç parça
gurbetlik görünür diğer çocuklara da
birer birer uçuşurlar
kimi okumak
kimi iş sevdasına
gidenler dönmez geri
anadolu
ilgisiz, bakımsız, eğitimsiz
devlet toplu katliyamda
ekonomik politikalarıyla
hayvancılık, tarımda
şehir her gecen gün
yeni çalkantılara gebe
işçisi emekçisiyle
işsizlik cığ gibi büyümekte
kapanan fabrikalar
sıkıldıkça sıkılan kemerler
patladı patlayacaklar
sokaklar yığınla eğitimsiz gençler
sevdalar duman duman
usta dedi ki
herkes ekmek peşinde
yıllar su gibi akmakta
yaş yarıya yaklaşmakta
dümen almış gemi
çıkılan uzun yolculukta
güneş vurmuşken kana
sevmek aşık olmak yada
saplanır sancıdır kalbe
sevda ve umut yaşanılanlarla
hakkıydı onunda bu
yüreğindeki boşlukta
sevdi aşık olduda
sonbahara yenildi
umut sevda dedi ya
bitti bitecek derken
filiz verdi yeniden
umuda yolculukta
usta dedi ki
yaşam bitmedikçe
sevda bitmez ki
Kayıt Tarihi : 29.8.2003 17:03:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Cemal Karsavran](https://www.antoloji.com/i/siir/2003/08/29/usta-dedi-ki.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!