Göz önce 'dışını' görür.Söz önce düşünü görür.Aşk önce aşkını görür.Bense bütün toplamlardan seni gördüm. Ara-süreçlerden geçerek 'en-son olarak' 'görmesini görmeye' çalışır, gelişler ve gidişler. Ben eskiden hep gitmelerle alışverişteydim sen gittikten sonra gerçeğim değişti.
İşte 'orada-da' kör-düğümler içinde 'düğümleriyle oynaşır kalır. Görmeyi görmek istemek, seni görmeden tanrıyı görmek istemek veya tanrı-olmak isteğim değildir ki. Benimin istediği seni görmek alışkanlığının artçı heves pençeler atmasıdır.Ayrılık öküzüm kaçtı,ipi de yok...Gayrı bir boğayım öküzlükten çıkımı alarak narinlerine aklandım.
Görmeyi de 'dışarıdan' görmek zorunda olmak, aşkın zuhuruna dublajsız 'görüleni eklemeti.Seninle çektiğimiz film kişe rekorları kırmıştı.Filmin sonunda ruhun,sözlerin, gözlerin, gelmelerin, sevmelerin, sarılmaların her şeyin beyazdı.Beyaz bir gelinliği karalayan gelmene ağlayan hariç…
'Görülen enleri' güvensiz hale getirip,duvak arası dudak arası uçuklarda beni terk-i bendin son bendinde vasıtasız ve mahlasız yazarak gitmeni kabul etmiyor bünyem.
Hayat denilen,aşk denilen, gelmen denilen önce yaşanır. Tüm ara-süreçlerden,tüm arayışlarından, tüm karalamalardan sonra, 'en son olarak', hayat-denilen 'ele-geçirilmeye' çalışılır.
İşte tam da bu noktada 'o' elden-kayp gitmeye başlar. Benle anıldığın ilk “dare “ şifrelerinde kaybetmişim seni.Elde olan ve 'sahip-olunan' aranmaya konu olduğunda o orda bitmiştir.Yeni anlıyorum.Sen o gün bitmiştin bende demek..Yaşıyor-olduğumuz hayatı arayan, 'görmeyi görmek isteyenin' durumuna benzer. Aşkımız da öle değil miydi.Sen bütün ömrünü yükledim üstelik masum bir yüklem olarak.Bense,öznen olmaya o kadar koştum ki sözceler yetim kaldı, arş nasip kaldı.Hislerimin hesabında açıklar oldu.Gelişlerinin faizi yükseldi her şey senle kazanç gibiydi.
Tüm bu açmazların temelinde ise, tutku-denilenin 'zorunlu olarak' getirdiği, 'hasis -durum' vardır. Tutku başlı-başına bir 'egoid ' yapıdır, 'id olmak egoları - yarmak zorunluluğundadır.Aslında tutku psikiyatr bir vakadır.İçsel özlemin açlığını doyurmaya, nefsin de sıvılaşma azılmasında emişleşmeye geçiş zorunluluğudur. Ve mecburların bizi kandırma sürecine yenik düşmektir.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla