Unutursan hatırlatırlar Şiiri - Ahmet Kı ...

Ahmet Kırmızı
59

ŞİİR


74

TAKİPÇİ

Unutursan hatırlatırlar

leylekler geliyor mu yine burçlarına
yine bahar mı mevsim
yine ışığın vuruyor mu bingöle
bingöl dağlarına

kanamıyor mu kalbin
yoksa kalbin yok mu senin
onca ağıdı hınıs deresine mi bastın
yok mu kanayan yaran
yaralarına neyi bastın
geceyi hırpalayan ağıtları görmedin mi
çocukların, beli bükülmüş ihtiyarların ve kadınların ahı
ve zamanın sancısı sarsmadı mı temelinden
gelinlerin elleri kına mı sandın
kuşaklarında biriktirdikleri öfke
seni de yakar bir gün
seni de vururlar bir gün
ey hınıs kalesi

çiçekleri mi okşuyor cümle kapısı
yine öyle umarsız bigane misin
yine ışığın vuruyor mu
incecik bileklere vurulan kelepçelere
kapat gözlerini kör olasın
kör olasın hınıs kalesi
ne çok ağıt ne çok gözyaşı
ne çok...
ihanet

doru taylar kıyında koşuyor mu yine
ter kan içinde mi
atalarının kanı sabit mi
bil ki; yakalarımıza iliştirdiğimiz her yenilgi
ağıt düzdüğümüz her yiğit
izzetimizin ve şerefimizin sebebidir
bil ki; biz de sabitiz
ey hınıs kalesi
biz de sabitiz

Ahmet Kırmızı
Kayıt Tarihi : 10.5.2020 18:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Nazan Yinanç
    Nazan Yinanç

    "aramızda
    unutamadığımız bir zaman
    bir iklim
    bir ülke

    kabuk tutmamış yaraları bölüşüyoruz
    kılıçlar ve atlılar

    kim bilir kaçıncı mevsimi mülteci olmanın
    hangi coğrafyada akıtılıyor kan

    anılardan bir yarın boyuyor gökyüzü
    gelip kuşanıyor solgun renkleri bahar

    görünsün isterdim içimizdeki deniz
    tohumdaki yangın
    aydaki ve yıldızlardaki har "

    Cevap Yaz
  • Hasan Tan
    Hasan Tan

    Şiirin Şakiro’nun sesini zehr eylemiş hançer gibi işledi içimin en içine…

    Rüzgar acıyı hala mağripten maşriqa taşımakta galiba…

    :(

    Cevap Yaz
  • Nazan Yinanç
    Nazan Yinanç

    acılardan geçen her rüzgar
    hınıs kalesine değdiğinde taşlar ağlar
    bilirim
    zap suyuna değdinde çağıldar
    dağlara çarptığında çığlık çığlığadır
    toprağa vardığında kan revan


    Cevap Yaz
  • Ceyda Çarpan Kutlucan
    Ceyda Çarpan Kutlucan

    1999’un 24 Aralık gecesi...Gecenin belki de en ağırlaştığı ânı…Külüstürce,her yanı aldırayaz ,son anda bilet bulduğum otobüs,uğuna uğuna yol alıyor karanlığın içinden.Uyur iken uyanıyorum bir anda…Sonsuz bir karanlığın içinden, sonsuz bir karanlığın içine içine ,homurdanarak ilerliyor otobüs.Uyur iken uyanıyorum bir anda,uzun zamandır âdet edindiğim üzre…
    Karanlığın gözlerimi oyan hışmıyla dehşet içindeyim.Otobüs muavini geçiyor koltuğumun yanından.Can havliyle sesleniyorum ona;’’Neredeyiz böyle?!’’ Muavin yüzümün genç,tecrübesiz korkularını bir avazda okuyor gözleriyle.Yatıştırıcı,kalender,belki biraz da merhamet sinmiş sesiyle;’’Bingöl Dağları’nı geçiyoruz bacım…Uyu sen,uyu hadi…’’diyor.Karanlığın,aşılmazlığın,aczin içinde döne döne dibe iniyorum hızla.
    Bingöl Dağları çivi gibi çakılıyor beynimin rahlesine.Evet..En iyisi uyumak…Ben kim, Bingöl Dağları’nı geçmek kim…En iyisi uyumak…Bu baş edilmez dehşet duygumu,yenerse uyku yener…En iyisi uyumak..En iyisi uyumak…En iyisi…
    Unutmuştum..Hatırlattı şiiriniz…Bingöl Dağları’nı korka korka aşan genç bir avukat kızı…
    Şiirin iyisi ,okuyanda saklı bir sandığa dokunandır.
    Saygımla Sayın Şair…

    Cevap Yaz
  • Ahmet Kırmızı
    Ahmet Kırmızı

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

Ahmet Kırmızı