Kuru kum yığınlarından,
Derin kuyular açar,
Tuttuğumuz karıncaları
Zevkle içine atardık.
Didinirlerdi onlarda can havliyle,
Ama çabalar boş, hamleler nafile.
Bizlerde bırakır giderdik
Yüreğimiz sızlamadan,
Yüzümüz kızarmadan.
Şimdi bana kaldı,
O derin kum kuyusu.
Unutuldu;
Unutuldu didinişimin sayısı..
Biraz büyüyüp, elimiz iş tutmuştu.
İşimiz ise;
Dağdan odun kes,
Otlakta sığır güt,
Tarlada orak biç,
Yarı tok, yarı aç.
Güz gelmeden hasat taşı,
Irmakta balık avla,
Unuttum unuttum bunları,
Unutamadığım,
Oltaya takılan bir parçacık yeme,
Tutsak olan balıkların çırpınışı,
Unuttum unuttum,
Beş yamalı önlüğü,
İlk giydiğim takım elbise içinde,
Üç numara gömleği,
Ve kalınca kırmızı kravatı,
Yırtık postal içinde,
Delik çorabı…
Olmasını istediğim
Kol saatini…
Unuttum unuttum bunları,
Unutamadığım;
Konuşmam gerekirken yutkunduğumu…
Unuttum aşklarımı, birer birer,
Ne sevip de söyleyemediğim,
Habersiz Seylak’ı,
Ne konuşup, alıştığım,
Yıllık Bey lak’ı,
Ne söz verdiğim,
Dürüst Zambak’ı,
Nede liselinin aşk akşamında,
Kapalı konuşup,
Kitaplara yazarlık yaptığımız,
Vurdumduymaz İncek’i
Unuttum unuttum hepsini,
Unutamadığım
Bir masumların verdiği
Vicdan azabını
Birde çekmen gereken
Günahlarımın gazabını,
Unutamadım...
Kayıt Tarihi : 30.4.2020 17:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!