mum ışığında zamanı eritirken gözyaşıyla
çekerken tespihimi nemrut dan kalma acılarla
bir an unutmanın kahpe sayıldığı devranda
nemrutun duasıydı göklerden;
acıyı mihenk taşına dolarken,
unutulmuşluğun gölgesinde barınma
oysa unutmak;
sen miydin, krallara küskün saltanat
firavunun son ana bile sayıkladığı
kum gibi hazineleri bağışladığı
bağışlanmayıp,
ölümün soğuk yüzüne bile alınmadığı
ve her sabah intihara uyanan çığlıklar
aynı seda; dirhem dirhem sızıyor sesler
sen miydin zorluklar içinde saklambaç
söyleyin! ! ! bu kadar zor mu unutmak
gözyaşlarında barınıyor fakirin umudu
yine aynı dua, dudaklarda tebessüm vurgunu
ilk bahar açarken çeyrek asırlı umutlara
gömülesi acıları unutma hali
sarıyor; zemheri nefesli benliği
krallara eş bir başka acıyla doğar güneş
yıllar geçsede üzerinden Hz. Nuh’a eş
paslanmıyor acıya dökülmüş cevheri
yine yutkunuyor rutubetli köşede pembeli kız
unutmak, sen miydin fakirin duasındaki iz
söyleyin! ! ! bu kadar zor mu unutmak
dökülüyor buharlı camlar ardına
son vedaya dikişli anılar
fetihden kalma akıncı heceler
yeminler ise kıvranıyor kabrinde
ve hiçbir gözyaşının hesabı yoktu
unutulmak böylesine kuşatırken yüreğimi
belkide hak etmiyordu yazmak! ! !
semenderin yüreğinde büyüyen sevgiyi
sedef izinde hisleri saklayan fecri
küçük bir tırtılın patika yoluna tutuklu
iplik ucunda yolcunun izlerini
unutulmak; sana mı emzirildi kaderim
ne kadar hecem varsa sende yitirdim
eski bir ihtilalin sokaklarında
galeyana gelmiş adım, adınla
unutulmak; sana mı demir attı gemilerim
yoksa sana mı mahkum artık izlerim
bilirim, emrin buzlar kraliçesinden geldi
mühürlendi unutulmak ruhuma
yada mühür vuruldu kalbi adıma
yasaklandı karanfiller bu diyara
hiç olmadığı kadar kolay yazıldı
unutulmak; ambarlar dolusu anıların kapısına
bir terk-i diyar düştü fermana
silik bir gülümsemeyle veda
hakikat siyah yüzüyle şimdi aynada
söyleyin! ! ! bu kadar kolaymıydı unutmak
son armağandı sessiz şehrinden bana
unutulmuşluğun acı hilkat-ı üzerimdeyken
ilkbaharlara bıraktığın ayrılık tebessümün
oysa nemrutun diline yabancıydın
adın intiharıydı firavunun ateşine
adınla giriyorlardı bab-ı aliden içeriye
ilk düşlerinde affedilmişlerin yurduydun
belkide her göl gibi yosunluydun
senin sularında yer yoktu bu acıya
unutmak sende dalıp boğulmuştu
sanki ansızın yitirilmişdi nil de
nemrutun ağıtı olmuştu Kahire de
düşlerken yine bir fakir
sokağın buz gibi lambasının secdesinde
acıları yutkunma mevsimi ne zaman,diye
adın belirir son kalan ıslıklardan ötede
belkide nemrutun acısı düşmedi avucuma
soğuk bir kış da tenime değmedi
yapraklardan ıslanmış fakirin düşleri
yada bilmiyordum evsizin dilindeki duayı
ama unutmak, bende vebalı bir hastalık
her hecede adın soluklanır sinsice
izin ver unutayım seni sessizce
şimdi dileniyorum saadet-hanende
fakirin umutsuz düşleriyle
nemrutun köz acısıyla
susuzluğun bedevi hüznüyle
bana da bir damla
unutulmuşluğu yudumladığın
sevgisizlerin çölündeki hazinenden
Şiirin fon müziklerine ve resimlerine kişisel web sitemden ulaşabilirsiniz:
destekleriniz için teşekkür ederim.
www.fethullahgumus.com
Fethullah GümüşKayıt Tarihi : 9.11.2008 09:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
müzehher
adfen, akla ilk gelen şu oluyor ; ( malum olduğu -
üzre ) unutulmuşluk; unutulanın unutanlar hakkın
daki bir algısı / bir yorumu / yada bir tür naziresi
dir. Bu açıdan, algının siyah yada beyaz oluşunu
sanıyorum aksiyomlar yada hissiyatlar açığa -
çıkarabilir.. demek yanlış olmasa gerek. /
Dizelerdeki/ sözlerdeki derinliğin hakettiği yorumu
bilahare yazmak üzere(şiiri özümledikten sonra) -
hoş kalınız/Dingin ve huzur dolu yarınlar dileğiyle./
n.a./
TÜM YORUMLAR (53)