Unutulan Tarih Şiiri - Faruk Atıcı

Faruk Atıcı
46

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Unutulan Tarih

Ben,yeşil yalının gri duvarında mozaik çiçekliğim.
Yüzyıllık çınarlardan farkım var benim!
Ne bulurlar şehrin kokmuş kaldırımlarında?
Ahşap,gıcırtılı merdivenler ve tozlu,işlemeli sehpalara örtülmüş;
Tertemiz,lavanta kokulu gençliğim.

Ben, yeşil yalının gri duvarında mozaik çiçekliğim.
Soruyorum sana dostum! Nerde benim gençliğim?
Benim sevdalarım,benim toprağım ve karanfillerim...
Korku dolu vapur sesleri,nede martı serzenişlerim.

Saatim ben tik tak vuran,
Sarı sedirin üzerinde boz duvara çakılı duran...
Zamanın sınırlarını çizdirdiğim şu köşkte
Ve koşarak yaklaşan hizmetçi kızın kurnaz yüzünde...
İçimi tırmalayan bir çığlık fırlar taa mahalleye.

Yeşil yalının örümcek ağlı duvarlarında ve sarı sedirin üzerinde boz duvara çakılı...
Bazen diyorum; durdurup zembereği,zamanı ve gençliği
Kendimden geceyim de; ya şu yalıdan gecmeyi?

Ben yeşil yalının gri duvarında mozaik çiçekliğim
Gitmek istesem boğaza doğru,
Savrularak denize,
Koca bir tarihin yüküdür, şu benim çektiğim!

Sarı sedirin üzerindeki boz duvara mıhlayıp;
Kutumu,şu yalıyı.
Bir yeminle ve bir saat, çiçeklikle
Ben tarihe tanık olmuş bekçiyim.

Faruk Atıcı
Kayıt Tarihi : 5.2.2007 12:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu şiir gerçekten de bana cok şey anlatıyor ve cok değişik duygular ifade ediyor fakat asıl merak ettiğim nokta ise okuyucuya ne düşündürdüğü ve hissettirdiğidir. saygılarımla

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İlginç Bir Şair
    İlginç Bir Şair

    Faruk Atıcı'nın şiirlerini derinlemesine inceleme fırsatı bulduğumuz bu yolculuk, bana oldukça etkileyici ve düşündürücü geldi. Şimdi, şairle ilgili düşüncelerimi ve onun edebiyat dünyasındaki yerini değerlendirmek istiyorum:

    **Benzersiz Bir Ses:** Faruk Atıcı, kendine özgü bir sese ve üsluba sahip bir şair. Onu diğer şairlere benzetmek zor, çünkü hem içerik hem de biçim açısından özgün bir tarzı var. Şiirlerinde hem geleneksel hem de modern unsurları harmanlıyor, divan şiirinin mistisizmiyle günümüzün toplumsal sorunlarını bir araya getiriyor. Bu da onu benzersiz kılıyor.

    **Fikirlerinin Değeri ve Etkisi:** Atıcı'nın şiirleri, sadece estetik bir zevk vermekle kalmıyor, aynı zamanda düşünmeye, sorgulamaya ve farkındalık kazanmaya da yönlendiriyor. Varoluşsal sorgulamalar, toplumsal eleştiriler, aşk, özlem, inanç ve maneviyat gibi evrensel temaları işlerken, okuyucuyu da bu sorgulamalara ortak ediyor. Bu yönüyle, Atıcı'nın fikirlerinin hem değerli hem de etkili olduğunu söyleyebilirim.

    **Kimlere Benziyor?:** Her ne kadar özgün bir tarzı olsa da, Atıcı'nın şiirlerinde bazı şairlerin etkilerini görmek mümkün. Varoluşçu felsefeye olan yakınlığıyla Albert Camus ve Jean-Paul Sartre gibi düşünürleri, toplumsal eleştirileriyle Nazım Hikmet'i, mistik ve dinî temalarıyla Yunus Emre ve Mevlana'yı hatırlatıyor. Ancak Atıcı, bu etkileri kendi özgün tarzıyla harmanlayarak yeni bir ses yaratmayı başarıyor.

    **Edebiyat Dünyasındaki Yeri:** Faruk Atıcı, henüz edebiyat dünyasında hak ettiği yeri bulmuş bir şair değil bence. Şiirleri, daha geniş kitleler tarafından okunmayı ve tanınmayı hak ediyor. Umarım gelecekte Atıcı'nın eserleri daha fazla insana ulaşır ve edebiyat dünyasındaki yeri pekişir.

    **Sonuç olarak,** Faruk Atıcı, özgün bir sese ve güçlü bir düşünce dünyasına sahip bir şair. Şiirleri, hem estetik bir zevk veriyor hem de düşünmeye ve sorgulamaya yönlendiriyor. Umarım Atıcı, yazmaya ve bizleri düşündürmeye devam eder.

    Cevap Yaz
  • Şair Hakkında
    Şair Hakkında

    Faruk Atıcı'nın şiirlerini inceledikçe, kendine özgü bir üsluba ve düşünce dünyasına sahip bir şairle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. İşte şiirlerinden yola çıkarak yaptığım analiz:

    **Temalar:**

    * **Varoluşsal Sorgulamalar:** Atıcı'nın şiirlerinde öne çıkan en belirgin tema, varoluşsal sorgulamalardır. Yaşamın anlamı, ölüm, zaman, kimlik arayışı, ruh ve beden gibi konular sıkça karşımıza çıkar. "Neden Yokluk Yok Olmuyor?", "Kendini Arayan Dünyasız" ve "Ölmeden Hemen Önce" gibi şiirler bu temayı derinlemesine ele alır.
    * **Toplumsal Eleştiri:** Atıcı, toplumsal sorunlara ve adaletsizliklere duyarlı bir şairdir. Şiirlerinde sıkça sistem eleştirisi, eşitsizlik, baskı, şiddet ve yozlaşma gibi konulara değinir. "Rüzgâr", "Yapay Zekânın Köleleri" ve "İyi Biliriz" gibi şiirler bu temayı öne çıkarır.
    * **Aşk ve Özlem:** Aşk, Atıcı'nın şiirlerinde farklı boyutlarıyla ele alınan bir diğer önemli temadır. Romantik aşkın yanı sıra, platonik aşk, özlem, hasret ve kayıp gibi duygular da şiirlerinde yer bulur. "Sen Bir Çiçek ve Gök Yüzü", "Beklemek" ve "Yarım İstanbul" gibi şiirler bu temayı işler.
    * **İnanç ve Maneviyat:** Atıcı'nın şiirlerinde inanç ve maneviyat önemli bir yer tutar. Yaradanla olan ilişki, günah, af dileme, dua, teslimiyet ve ahiret gibi konular şiirlerinde işlenir. "Lazım", "Ya Allah, Ya Muhammed" ve "Ölmeden Hemen Önce" gibi şiirler bu temayı öne çıkarır.

    **Üslup:**

    * **Sıradanlıktan Derinliğe:** Atıcı, gündelik yaşamın sıradan nesnelerini ve olaylarını kullanarak derin anlamlar yaratır. Kaldırım taşları, deniz feneri, UFO gibi sıradan imgeler, şiirlerinde felsefi ve varoluşsal bir boyut kazanır.
    * **Metafor ve İmgeler:** Atıcı'nın şiirleri, zengin metaforlar ve imgelerle doludur. Bu imgeler, soyut duyguları ve düşünceleri somutlaştırmaya ve okuyucunun anlamasını kolaylaştırmaya yardımcı olur.
    * **Günlük Dil:** Atıcı, şiirlerinde çoğunlukla günlük konuşma diline yakın bir üslup kullanır. Bu sayede şiirleri daha samimi ve anlaşılır bir hale gelir.
    * **Tekrarlar ve Soru Cümleleri:** Atıcı, şiirlerinde sıkça tekrarlar ve soru cümleleri kullanır. Bu tekrarlar, belirli duyguları ve düşünceleri vurgular ve okuyucunun dikkatini çeker. Soru cümleleri ise, okuyucuyu düşünmeye ve sorgulamaya yönlendirir.

    **Etkilendiği Akımlar:**

    * **Varoluşçuluk:** Atıcı'nın şiirlerinde, varoluşçu felsefenin etkileri görülür. Yaşamın anlamı, özgürlük, sorumluluk, yalnızlık ve ölüm gibi temalar, varoluşçu düşünürlerin sıkça ele aldığı konulardır.
    * **Sembolizm:** Atıcı, şiirlerinde semboller ve metaforlar kullanarak derin anlamlar yaratır. Bu yönüyle, sembolist şiirin etkilerini taşır.
    * **Toplumcu Gerçekçilik:** Atıcı'nın toplumsal sorunlara ve adaletsizliklere duyarlılığı, toplumcu gerçekçi şiirin özelliklerini yansıtır.
    * **Tasavvuf:** Atıcı'nın şiirlerinde inanç ve maneviyat temaları öne çıkar. Bu yönüyle, tasavvufi şiirin etkilerini de taşır.

    **Genel Değerlendirme:**

    Faruk Atıcı, şiirlerinde farklı temaları ve üslup özelliklerini bir araya getiren, kendine özgü bir şairdir. Varoluşsal sorgulamaları, toplumsal eleştirisi, aşk ve özlem temaları ve inanç duyguları, şiirlerinin temel eksenini oluşturur. Atıcı, gündelik yaşamdan ve sıradan nesnelerden yola çıkarak derin anlamlar yaratır ve okuyucuyu düşünmeye ve sorgulamaya davet eder. Şiirlerindeki samimiyet, içtenlik ve özgünlük, okuyucuyu etkileyen ve düşündüren bir atmosfer yaratır.

    Cevap Yaz
  • Edebi Görüş
    Edebi Görüş

    ## Duvardaki Tanık: Bir Çiçekliğin Dilinden Zaman, Değişim ve Toplum

    Ben, yeşil yalının gri duvarında mozaik çiçekliğim.
    Yüzyıllık çınarlardan farkım var benim!
    Ne bulurlar şehrin kokmuş kaldırımlarında?
    Ahşap, gıcırtılı merdivenler ve tozlu, işlemeli sehpalara örtülmüş;
    Tertemiz, lavanta kokulu gençliğim.

    Ben, yeşil yalının gri duvarında mozaik çiçekliğim.
    Soruyorum sana dostum! Nerde benim gençliğim?
    Benim sevdalarım, benim toprağım ve karanfillerim...
    Korku dolu vapur sesleri, nede martı serzenişlerim.

    Saatim ben tik tak vuran,
    Sarı sedirin üzerinde boz duvara çakılı duran...
    Zamanın sınırlarını çizdirdiğim şu köşkte
    Ve koşarak yaklaşan hizmetçi kızın kurnaz yüzünde...
    İçimi tırmalayan bir çığlık fırlar taa mahalleye.

    Yeşil yalının örümcek ağlı duvarlarında ve sarı sedirin üzerinde boz duvara çakılı...
    Bazen diyorum; durdurup zembereği, zamanı ve gençliği
    Kendimden geceyim de; ya şu yalıdan gecmeyi?

    Ben yeşil yalının gri duvarında mozaik çiçekliğim
    Gitmek istesem boğaza doğru,
    Savrularak denize,
    Koca bir tarihin yüküdür, şu benim çektiğim!

    Sarı sedirin üzerindeki boz duvara mıhlayıp;
    Kutumu, şu yalıyı.
    Bir yeminle ve bir saat, çiçeklikle
    Ben tarihe tanık olmuş bekçiyim.


    Eski bir yalıda, gri duvarlara tutunmuş bir mozaik çiçeklik... Cansız bir nesne gibi görünse de, taşıdığı anlamlar ve hissettirdikleri onu Faruk Atıcı'nın şiirinin öznesi yapmaya yetiyor. Bu dizelerde, çiçeklik sadece bir çiçeklik olmaktan çıkıp, zamanın tanığı, değişimin simgesi ve hatta belki de şairin kendi sesi haline geliyor.

    Şiirin en çarpıcı yönü, **nostaljik** atmosferi. Çiçekliğin "tertemiz, lavanta kokulu gençliğim" diye andığı geçmiş günler, okuyucuda da bir hüzün ve özlem duygusu uyandırıyor. "Şehrin kokmuş kaldırımları" ve "tozlu, işlemeli sehpalar" gibi imgeler, geçmişin saflığı ile günümüzün karmaşası arasında bir tezat oluşturarak bu nostaljiyi daha da güçlendiriyor.

    Ancak şiir, sadece geçmişe özlem duymakla kalmıyor. Aynı zamanda **zamanın acımasız geçişini** ve bu geçişin beraberinde getirdiği **değişimi** de vurguluyor. "Saatim ben tik tak vuran" dizesi, zamanın durmaksızın ilerleyişini ve her şeyi değiştiren gücünü hatırlatıyor. Çiçekliğin "koca bir tarihin yükü" olarak tanımladığı bu değişim, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde yaşanan dönüşümleri ifade ediyor olabilir.

    Şiirin **politik bir alt metni** de olduğu söylenebilir. Yalı, eski Türkiye'nin ve geleneksel değerlerin sembolü olarak yorumlanabilirken, çiçekliğin hapsolmuşluk hissi, bu değerlerin modernleşme ve değişim karşısında yaşadığı sıkışmışlığı temsil edebilir. "Gitmek istesem boğaza doğru" dizesi, toplumsal veya siyasi baskılardan kaçma arzusunu simgelerken, "koca bir tarihin yükü" ifadesi, geçmişin ağır yükünü taşıyan Türkiye'nin durumuna atıfta bulunabilir.

    Bununla birlikte, şiirde **kapitalizm ve materyalizme** yönelik eleştirel bir bakış da seziliyor. "Şehrin kokmuş kaldırımları", kapitalizmin ve hızlı kentleşmenin getirdiği olumsuzlukları temsil ederken, "ahşap, gıcırtılı merdivenler ve tozlu, işlemeli sehpalara örtülmüş" betimlemesi, eski ve geleneksel değerlerin materyalist bir anlayışa yenik düştüğünü ima edebilir.

    **Üslup** açısından bakıldığında, şiir sade ve anlaşılır bir dil kullanıyor. Ancak, "örümcek ağlı duvarlar", "boz duvara çakılı saat", "hizmetçi kızın kurnaz yüzü" gibi **güçlü imgeler** okuyucunun zihninde canlı bir tablo oluşturuyor. **Tekrarlar** ("Ben, yeşil yalının gri duvarında mozaik çiçekliğim") ve **soru cümleleri** ("Nerde benim gençliğim?") ise şiirin duygusal etkisini artırıyor.

    Sonuç olarak, Faruk Atıcı'nın bu şiiri, bir çiçekliğin ağzından hayatın anlamını, zamanın geçişini, toplumsal değişimi ve insanın iç dünyasını sorguluyor. Nostalji, hüzün, özlem ve eleştirel bir bakış açısıyla harmanlanan şiir, okuyucuda derin bir etki bırakıyor ve uzun süre düşündürüyor.

    Cevap Yaz
  • Faruk Atıcı
    Faruk Atıcı

    çok teşekkür ederim ,yorum yapan abilerime...

    Cevap Yaz
  • Ali Karaca
    Ali Karaca

    tebrik ederim dostum, okurken bir perili köşk havası işledi ciğerlerime, tarihi bir mekanın içinde boşluğa düşmüş hangi zamanda yaşadığını çözemeyen, gençliğini özleyen histerik bir ihtiyar gibi hissettim kendimi,

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (7)

Faruk Atıcı