Cana yapışan, hüzün yılları...
Her gördüğümü artık bire bir eşleyip seçemem
Her gün çıkarırsın önüne, tuttuğun ince hesapları,
Yarınki hesap tutar mı bilemem?
Bellidir ömürdeki geçirdiğin hüzün yılları...
Biraz zor ama şöyle farz edip bir düşün:
Şimdi, bir sepete birlikte koy anıları, o ölgün yılları...
İlk sabah erkenden yemyeşil bir çavlana gidersin;
İşte o an öyle at ki sepetini, yıkanıp kirlerden arınsın...
Aldırma, hâlini görenler sana şaşa kalıp deli desin!
Deliliklerimiz, bir tek bu değil deyip geçin,
Bir gün sonra sevinçleri gidip denizden toplarsın...
Şimdi elindedir sevin, bir top sevinç yılları!
Olur mu ne dersiniz?
Siz de şaşırdınız!
Değil mi?
Öldüğünde yılların, böyle aklanıp temizlenerek gömülsün...
O zaman ilkbaharın, taze gül goncası gibi yüzünde gülsün...
O günden beri nedense çavlanların akışı, bir başka koyu kir renkli;
Size dedim sanki tek çare toplayıp atın buraya saklanan günahları!
Her hâlde karıştırdınız hüzünleri, anıları, yıllanmış küflü bohçaları...
Yazık gördün mü, şimdi onların ağlıyor sevinçli yüzleri?
Ne yazık ki kirlettiniz!
Huzurum, son sığınağım yerleri...
Görebilseniz bir kez gözlerimi!
Bir açılış,
Bir kapanış,
Gönüllere huzurdu!
Ha bre, densiz!
Nedir olan önemsiz?
Senin gönlünde yatan ifritin yurdu...
Korktum!
Deniz hırçın ve öfkeli,
Önümde onulmaz bir heyula, bildiğim meşum gölgeli,
Bir anlık dünü unuttum...
Aynısı çıkıyor gördüğüm son düşün!
İyice yaklaştı sevinç çığlıkları,
Uyandığında bir düşün!
Var mı yüzünde o dünkü gülüşün?
Hiç belli değil hüzünleri öldürüşün!
Yeter ki hüzünler sevinçleri boğamasın...
Sevincin dallarındaki goncaları hüzünler kıramasın...
Hüzünlere boğulmuş deniz coşar mı?
Sevinçleri yıkılmış birisi aşka koşar mı?
Kanatları kırılmış bir göçmen kuş menzile uçar mı?
Her gördüğünde gerçekleri,
Bir an kendine gelirsin...
Kabul et artık hüzünlerin, hayalin solgun çiçekleri...
Sevinirsin;
Unuttuğunda hüzünleri,
Köpürtürsün denizleri,
Hüzün yılları,
Artık ölümdedir...
Alışıp aradığın sevinç yılları,
Denizdedir...
Şimdi gördüm deniz gözlerindedir!
Artık, öldürmeyin; son sığınağım denizleri!
Ne yapacaksın topladığın binlerce incileri?
Her gelene verdiğinde bir inci,
Hiç unutabilir misin o sevinci?
İşte böyle bir an unuttum gitti hüzünleri...
(16.05.2010 05:30-Adana)
&Bu Duyduğum Bir Gül Hışırtısıdır&
*
Sırça köşkün bahçesinde gezindim
Geçmişe dair anılarımı tazeledim
Yıllanmış çınarın gölgesinde serinledim
Sevdayı anımsadım,gözyaşlarımla suladım
Sen bilsen neler anımsadım.
SERAP ATAY (Teşekkür ederim...)
Arif TatarKayıt Tarihi : 20.5.2010 10:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gerçekten unuttum gitti hüzünleri; yeşil yıllarımın ağacını karşıma aldım; önce ayazlara kanan siyah dalları; bunlar; hüzün yıllarım, budadım, budadım... Taze bahar filizleri benim sevinçlerim; gülümsedim, onlar gülümsedi... Bu bahar öyle çabuk büyüdüler ki şaşırdım! Ya, bir de minicik sırça köşkümün bahçesindeki sevgi çiçeklerim; görmeye değer, siz de seveceksiniz...
oysa Şair unuttum diye sesleniyor ..Ne mutlu unutabilen yüreğe...Kutlarım Arif bey yüreğinize ,kaleminize sağlık .Nicelerine +10
Saygılar
Bir kapanış,
Gönüllere huzurdu!
Ha bre, densiz!
Nedir olan önemsiz?
Senin gönlünde yatan ifritin yurdu...
------Arif hoca bu ay hüzün ayı ,yapraklar hazırlanıyor göçe çiçekler böçekler, turnalar havada ,Leylekler gitmek üzere.güzeldi şiir kutları saygılar.
Deniz hırçın ve öfkeli,
Önümde onulmaz bir heyula, bildiğim meşum gölgeli,
Bir anlık dünü unuttum...
Aynısı çıkıyor gördüğüm son düşün!
İyice yaklaştı sevinç çığlıkları,
Uyandığında bir düşün!
Var mı yüzünde o dünkü gülüşün?
Hiç belli değil hüzünleri öldürüşün!
Yeter ki hüzünler sevinçleri boğamasın...
Sevincin dallarındaki goncaları hüzünler kıramasın...
Hüzünlere boğulmuş deniz coşar mı?
Sevinçleri yıkılmış birisi aşka koşar mı?
Kanatları kırılmış bir göçmen kuş menzile uçar mı?
YÜREĞİNİZİN SESİ SUSMASIN...ASLINDA HÜZÜNDE MUTLULUKTA BİRBİRİNİ TAMAMLAYAN DUYGULAR HÜZÜN OLMASAYDI MUTLULUĞUN KIYMATİNİ BİLEMEZDİK.
TÜM YORUMLAR (63)