Çamurdan yapılan oyuncakları,
Dallara kurulan salıncakları,
Döndükçe bağıran gıncırdakları,
Yaylalarda bırakıp da unuttuk.
Çorba içtiğimiz tahta kaşşığı,
Yayık ayranını, kırık bişşeği,
Güvenle başlayan sıra keşşiği,
Tarlalarda bırakıp da unuttuk.
Kıl çadırların temel direğini,
Peynir sıkmasını, ot böreğini,
Gelinlik kızların ak bileğini,
Tenhalarda bırakıp da unuttuk.
Lale, sümbül kokan sıra dağları,
Yemiş yüklü bahçeleri, bağları,
Sevda dolu o güzelim çağları,
Gerilerde bırakıp da unuttuk.
Amcayı, dayıyı, bir de halayı,
Fark etmez, bulunan tüm akrabayı,
En mühimi, anne ile babayı,
Mezarlarda bırakıp da unuttuk.
Tutamadık ölmüşlerin yasını.
Silemedik gönlümüzün pasını.
Saygı ile sevgi kelimesini,
Sözlüklerde bırakıp da unuttuk.
Ne yaptığımızı biz de bilmeden,
Beton mezarlara girdik ölmeden.
Ruhsuz bir şekilde kalınca beden,
Orda burda bırakıp da unuttuk.
Acaba ne desem şimdi ben size?
Bilmem, gerek var mı başka bir söze?
Yok etmiş her şeyi nankör hafıza.
Diye söyleyeyim, çünkü unuttuk.
Kayıt Tarihi : 3.5.2008 10:42:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Murat Arıcı](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/05/03/unuttuk-20.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!