Sen gidince;
Bir intiharın mahcup sanığı kaldı gül,
Yıkıldı kahrından.
Yıldızlar karanlığa soyundu,
Bir kadın, gülüşlerini emzirdi ihanete.
Seni ağladı bir adam:
“Az kaldı”dedi,
“Az kaldı kıyamete! ”
Kayıp kentler gibi yoksun zamanda,
Sularda resmini kederler okşar.
Bengisu ki fanilerin masalı.
Mühürsüz bütün saltanat..
Mekânlar gölgelere mahkûm.
Bütün gidişlerinde,
Yeryüzü kaybediyor aydınlığını
Ve ruhunu kaybediyor balçık.
Şekilsiz bütün varlığın.
Unuttu gözlerini ırmaklar,
Ateşin dudağında kan,
Emzirir zulmete tükenişleri...
Büyücüler,
Kahrın kara zülüflerine
Fısıldarken ismini,
Hasrete mühürlenir hamayıllar.
Sen gidince sevgili,
Götürdün gönül kentlerimi,
Deli ırmaklarımı,
Tutunma ümidimi...
Biliyorum;
Kurtuluş değil senin gözlerin,
İsyanın ıslak karanlığı...
Benim tövbelerim ki
Hükümlüdür zamana,
Gerisi çığlık ve ateş!
Şimdi, badeler sunulmuyor
Düşlerimizde.
Güzelliğin akmıyor yüreğimin rengine.
Masal oldu Leylalar, Aslılar, Züleyhalar..
Geride bir ben kaldım,
Bir de duyarsız dağlar.
Bu düşler bizim düşlerimiz değil,
Bu çürümüş balçık,
Bu kanlı lügat...
Geride ebedi bir sükût
Ve kıyamet!
Büyüler bozuldu sevgili,
Babil çoktan terk etti bizi,
Bir muhacir gibi kaldım ardında,
Harran yangın yeri içimde,
Gerisi, gül ve Nemrut,
Sen gidince...
Nuri Peksöz
Kayıt Tarihi : 22.2.2010 01:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!