Söylemesi kolay, kabullenilmesi zor bir kelimedir unutmak, unutulmak.
Sahi neyi unutur insan? Niye unutur? Hiç düşündünüz mü?
Ben düşündüm, hatırlamak istemediği şeyleri unutur genellikle insan.
Bazen bir eşyadır unutulan, insana önemsiz gibi gelen.
Bir fotoğraftır mesela, geçmişte yaşanmış siyah beyaz aşklardan kalan. Kuru bir gül yaprağıdır, hatıra defterinde saklanan.
Bir damla gözyaşıdır, ipek mendili ıslatan.
Eski bir dostunuzun ismini unutursunuz bazen, yüzünüz kızarır rastladığınızda,
hatırlayamadığınızdan.
Ödevinizi unutursunuz, öğretmeniniz sorduğunda, suçlu şuçlu yere bakarken. Randevunuzu unutursunuz, bekleyeniniz Karamürsel’in önünde ağaca keserken.
Yaş gününü unutursunuz, sevdiğiniz umutla sizi beklerken.
Daha başka neyi unutursunuz bilemem ama, beni haydi haydi unutursunuz, okuduğunuz birkaç şiirin ardından.
Ya kendiniz. Bazen kendinizi de unutursunuz, sevdiklerinizin peşinde koşmaktan.
En kötüsü yıkılırsınız, hiçbir zaman unutmadıklarınız sizi unuttukları an. Her şeyi unutmak istersiniz o zaman.
Kahretsin isteseniz de yapamazsınız, unutamazsınız tam da unutmaya ihtiyacınız varken.
UNUTMUŞUM
Hatırlarlar desem de ben
Unutulmuşum erkenden
Kuru bir gül yaprağında
Albümlerin arasında
Umutlar olurken talan
Unutmadım desem yalan
Gönlümce yaşarken seni
Unutmuşum ben kendimi
Kayıt Tarihi : 23.6.2008 17:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!