Soruyorum, cevap yok… Çam ağacının iğneli yaprakları unutmuş seni, kozalaklar adını dahi hatırlamıyor.
Soruyorum, cevap yok… Yıldızlarda kaybolmuş gözlerinin rengi, yüzünün beyazlığı hapsolmuş aya; gece de unutmuş seni.
Soruyorum, cevap yok… Kaldırımları ağlatmamış hüznün, yollarda yokluğundan eser yok. Varlığını tatmamış ki ayaklarının, fark etsin gidişini.
Soruyorum, cevap yok… Yalnızca kendi çığlıklarım yankılanıyor dağlardan. Dağ, benim sesimle cevap veriyor bana. Belli; senden haberi yok.
Soruyorum, cevap yok… Boş sandalyeler dizilmiş bir sahnenin önüne. Sahnede oyun yok, oynayan yok. İzleyip alkışlayacak olan yok. “Sensizlik”miş oyunun adı. Diğer adı “Yalnızlar”. Zaten sen yoksun, başka kimse yok.
Soruyorum, cevap yok… Biletçi oyuncuların nerede olduğunu bilmiyor. Başka gelip giden olmadığından kapatıyor gişenin camını. Resmini gösterip umutla soruyorum “Geldi mi buralara? ” diye. Uzun uzun bakıp “yok” diyor. “Yok mu? ” “Yok.”
Soruyorum, cevap yok… Boş bir parkta boş bir bank, bir gece yarısı, mevsimlerden sensizlik, üşüyorum. Bir ucuna ben oturuyorum bankın, diğer ucuna hayalin gelip konuyor. Yüzümü çevirip bakmıyorum; elini uzatıyor tutmuyorum. Seni hayalinle bile aldatmıyorum! Kısık sesle, çekinerek soruyorum, o da bilmiyor. “İşte o yok, ben varım.” Diyor. Yok sevdiğim yok! Artık hayalinle avunmak yetmiyor.
Soruyorum, cevap yok… Üzerinde martılar uçuşuyor ey deniz! Sana dört bir yandan haber getirir kuşlar. Sen de mi bilmiyorsun? Bilmiyorsun! Deniz de bilmiyor.
Soruyorum, cevap yok… Köşe başlarında sokak lambaları, ışığı yanan tek bir ev yok. Ben bir yerlerden hatırlıyorum buraları, seni benden başka hatırlayan yok.
Soruyorum, ben neden unutamıyorum söyler misin? Cevap yok değil mi? Cevabın yok
Kayıt Tarihi : 29.6.2018 04:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!