Kaç zaman oldu bilmem hatıralar yorgun düştü gönlümde
Zamanı parçalara bölüyor, topluyor,
çarpıyorum ama neticeye varamıyorum
Kırık dökük kelimeler kaldı dilimde ama çekip çıkaramıyorum.
Küllenmiş ve yorgun düşmüş anılarımı canlandırmak için çırpınıyor,
Yalnızlığın pençesinde kıvranan gönül dünyamı karıştırıyorum,
arayışları arıyorum..
Unutmanın adını soruyor, tarifini bulamıyorum.. unutmak.. unutulmak..
Yaşanmışları yıpratmakmıdır, söküp atmakmıdır hafızalardan,
silmekmidir gönülden...
Hatıraları bir çırpıda unutamam,
bağrımdan söküp bir kenara atamam
Boşluğa bırakıp rüzgarların önünde savuramam
Mahrum kalmışsa hislerim tekrar özümsemeyi özlerim
Sezgilerimi beklerim, umutlarımı düşler, hayallerimi gözlerim..
Unutulmak yok olmaktır, kaybolmaktır hafızalarda
Silinmektir, özlenmemek, aranmamaktır,
zihinlerde bir daha canlanmamaktır.
Kaybolmanın bir adıdır unutulmak, kaybolmanın bir adıdır hatırlanmamak..
Zamanları devirip, devranları dönderip duyguları koparmak
söküp atmaktır unutulmuşluğun diğer adı.
Bir köşeye oturup iki elinin arasına başını alıp
saatlerce kaldınmı mazilerin bir köşesinde...
Beklentilerin yerini buldumu?
Hiç gözlerin kan çanağına döndümü?
boğazın düğüm düğüm, ağlayamadığın,
hep içine attığın hıçkırıkların oldumu?
Hiç akıtamadığın göz yaşlarını kana dönüştürüp içine akıttığın oldumu?
Gözlerin dalıp dalıp giderken, bilinmeyen bir meçhulde kaybolurken düşüncelerin,
ses verenlerin sesini duymadığın oldumu?
Unutulmuşluğu yaşamadınsa, yaşantılarına yansıtmadınsa,
gözlerin kan çanağına dönmemişse, hala hıçkarıklar boğazında düğümlenmemişse,
hala içine kan döküp için kan ağlamamışsa, gözlerin dalıp bir umudun ışığına yolculuğa çıkmamış,
mesafeler kaybolmamışsa çaresiz kalmamışsın demektir..
hazan çiçeğinin kurumuş yaprakları seni bulmamış, Dikenli yolların dikeni sana dokunmamış,
yüreğinde sızlayan bir kalbinin atışını duymamış, çaresizlikler içinde kıvranıp çare aramamışsın demektir.
Unutulmamış, unutulmuşluğu yaşamamışsın demektir..
Sen hala özlenen, hala beklenen ve hala hatıralarda yaşanan, hatırlanan birisin demektir..
Hala gönüllerde varsın demektir..
Ben yalnızlığın zemherisini taşıyorum bağrımda
Ben unutulmuşlugun acısını, çektiklerimin sancısını yaşıyorum.
Hazanlarım, hüsranlarım beni yarınlara taşıyor,
Hicranlarım suskunluğunu koruyor, hasretlerim artıyor.
Suskunluğum unutulmuşluğumun yarası,
Hafızalarımı yoran düşünceler boğuyor beni,
Aydınlığım karanlığa dönüşüyor ve gündüzüm kayboluyor
ve ufka bir umutla dalıyor gözlerim..
Umudu yıldızlara sarılarak arar oldum gecelerde..
Işığımı kaybettim karanlığa mahkum oldum
Umutlarımı ay ışığına sürükledim, sabahları özledim..
Unutulmuşluğumun acısını yüreğime, bağrıma sürdüm..
Şimdi yüreğim bir sürgün yeri, şimdi yüreğim sürgün diyarı..
Ben sürgünleri yaşıyor, sürgünleri taşıyorum hüküm giymeden..
Hükümsüz infazdayım şimdi, yargısız zindandayım..
Şimdi yüreğimde mahkum kalmış esaret kırıntıları benim bir parçam..
Ve yüreğime perçinlediğim, yüreğime sapladığım ve yüreğime kazıdığım benim bir parçam
Ve benden kopmayan kopamayan koparılamayan yüreğimde saklı ebedi bir müebbet..
Ben unutulmuşluğun fırtınalarında savrulmuş bir yaprağım
Ve ben ayaklar altında ezilmiş ve çiğnenmiş ve buna rağmen gül vermiş bir toprağım..
Unutulmuşluk acısının şimşekleri çakmasın.. bağrımı yakmasın..
Unutmanın adını soruyorum VE Adı Sende Saklı diyorum...
Erol SolmazKayıt Tarihi : 13.8.2008 16:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!