Unutmak üzerine mazeretler

Özkan Büyükburçoğlu
88

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Unutmak üzerine mazeretler

Söz verdiğim gibi olacaktı her şey,
Her hatıra lâl olacaktı.
Kör, sağır ve dilsiz bir adam,
Kör, sağır ve dilsiz bir kadın,
Velhasıl,
Kör, sağır ve dilsiz bir aşk!.

Mazeretler bulacaktım seni unutmaya,
Halbuki hiç mazeretin karşılığı olmayacaktı yürekte,
Yalandan olacaktı her bir bahane,
Her mısra yalandan olacaktı bu şiirde,
Arkasına sığınıp asılsız kelimelerin,
Unutmak için mazeretler söyleyecektim sana,
Sen üzülme diye.

Mecburi bir istikametti çekip gittiğin,
Sana el sallamaktan başka,
Elimden hiçbir şey gelmiyordu oysa benim.
Adama koyuyorsa da gitme diyemediğim,
Mecburi bir istikametti çekip gittiğin.
Zaman bahardı sana,
Mevsimin bahardı,
Oysa benim mevsimim hazandı.

Hayatın günlük telaşı içerisinde,
Unutamam dediğin o sevdanın,
Tüm hatıralarının kum saati gibi,
Düştüğünü görürsün önüne,
Farkına varılmayan meşguliyetlerde.
Bir bakmışsın sokağından geçersin,
Farkına bile varamazsın,
Ancak çok sonra aklın başına gelir,
Ya yastığa başını koymuşundur,
Yada çok zaman önce beraber mırıldandığın bir şarkıyı,
Radyoda çaldığını duymuşsundur.
Duymuşundur ama flu bir yüz kalmıştır yürekte.
Evet yüreğin nabzı düşmüştür,
Sisler içerisinde.
Oysa;
O sokaktan önceleri ne heyecanla geçtiğini,
Hatırlar buruk bir gülümseme belirir,
Dudağının kenarında.
Acıyla.

Önceleri hatıraları canlı tutabilmek için uğraşırsın,
Beyaz bir orkide alırsın,
Kafesinde bir kuş bakarsın,
Şiirle yaşarsın,
“Vuslat” dersin,
“Yaz geçer” dersin,
“Yalnız bir opera” dinlersin kendi sesinden,
Vazgeçilmez dediğinin.
“Etme” dersin…
Beni bırakmaya azmetme!
Ama edilmiştir, bırakılmışsındır artık ne çare.
Her aşkın mecburi bir istikameti vardır,
İstesekte istemesekte önüne geçemezsin.
Her gemi elbet bir limana yanaşacaktır,
Sen ise o geminin limanı asla değilsindir.

Aşkta aslonan,
Zafer kazanmış bir savaşçı gibi,
İlla ki kazanmakmıdır.
İllaki elemi geçirmektir sevdiğini,
Mutluluğu illaki beraber mi yaşamaktır,
Hiç uyanmadan son uykuna kadar,
Bir uykuyu beraber mi uyumaktır.
Oysa aşk;
Suyun akıp yatağını bulduğunda,
Pılını pırtını toplayıp,
Usulca demir almak değil midir limandan.
Heyhat!
Bu olsa olsa bir avuntudur,
Kendini kandırmacadır,
Yahut aşkın ironik bir mazeretidir.

Unutmak;
Hayatın insana öğrettiği bir nimettir,
Sarar seni günlük meşguliyetler acımasızca;
Bazen yanlış bir banka kuyruğunda,
Para üstü almayı unuturken bakkalda,
Bazen unutarak geçerken kırmızı ışıkta,
Bir çocuk gibi üstüne çorba dökerken,
Tarihi geçmiş bir peynirin ekşimsi tadına geç varırken,
Hastanelerde doktor telaşında,
Sabah işe gözünün çapağıyla giderken,
Korkuyla, telaşla ve zamanla unutursun.
Kalbinde olanlar aklına gelmez,
Aklında olanlarda kalbine girmez.
Donuklaşır tüm anılar.
Kilitli bir sandık içerisinde,
En değerli kumaşlarla sarıp sarmalanmış,
Aklanmış, üflenmiş, tütsülenmiş,
Ölü bir kalp mücevheridir aşk dediğin.

Unutmak,
Ölmüş şairlerin unutulmuş mısraları,
Değeri anlaşılmayan bir divan şiiri,
Sahafçılarda tozlanmış bir kitap,
Ağzı bozuk bir kadının,
En köhne batakhanede söylediği beste gibi,
“Hatırla sevgili o mesut geceyi”,
Bilmezler ki unutulanlar hatırlanmazlar.
Unutmak bir gerçeğin adıydı,
Unutamam bir yalanın adıydı,

Kimler unutmadı ki,
İnsan bu kendini var edeni unutuyorsa,
Kendini yâr edeni de elbet unuturdu.

Özkan Büyükburçoğlu
Kayıt Tarihi : 25.5.2016 11:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Özkan Büyükburçoğlu