Ünlü Şair-yazar Mustafa Özçelik Ustanın ...

"Modernizm, şiirsiz bir hayatın adıdır."

"Siz modernizmin geliştirdiği sosyoloji ile toplumsal gerçeği anlayamazsınız. Onların psikolojisiyle bireyi anlayamazsınız... Sır, kendi hikmet ve bilgi kaynaklarımızdadır."

"Mucizelerin bu çağa söyleyecek sözleri vardır."

"Kendi iklimimizi kurmak... Bunu başarmadan kendi şiirimizi de kuramayız."

"Yüzlerce şairi, binlerce şiiriyle bir divan edebiyatımız, bir tasavvuf edebiyatımız, bir halk edebiyatımız vardır."

"O, her zaman ve mekânda bütün insanlığı ilgilendiren kalıcı konularla ilgilidir. Şiiri pek çok yazı türüne göre önemli ve farklı kılan bir özelliği de budur zaten."

"Bilgi bir kavrayış yoludur..."

"Sebepler sonuçlardan daha önemlidir."

"Şair bizi inandırmadan önce inanacak ki biz de inanalım."

"Şiirde insan,insanlığı ile yüzleşmektedir."

"Yazar okuyucunun, okuyucu da yazarın dostu ve arkadaşıdır."

"Çirkinleşme sonradandır. Bu yüzden ruhsal bir sapmadır çirkinliklere bürünmek."

"Direnme, bizim insan kalmamızda en etkili savunma sistemimizdir."

"Tehlikeli olan hayal kurmak değil, hayalperest olmaktır."

'Şiirin muhtevası, özü en az şekil kadar önemlidir... Şekil, nihayet bir ustalık meselesidir.... Öz güzelliği ve zenginliği doğrudan doğruya şairin gönül âlemiyle ilgilidir "

"Modernizmin silahları hep maddi olan şeylerdir ve etkileyemediği tek mekân gönüldür, zira orası güzellikler yurdudur."

"Şair için ulaşılması gereken zirve, Allah ve Resulüne duyulan sevgi ve özleyişin destanını yazmaktır."

"Allah ve peygamber sevgisi hayatımızı dirilteceği gibi, edebiyatımızı da diriltecektir."

"Hiçbir olay diğerinden bağımsız değil."

"Tabiatın dilini çözmek, hayatı nasıl yaşamamız gerektiğini öğretecekti bize. Evet, hayatın şiiri... Bunu yazmalıydık."

"Şiir, bir emek işidir. İnce işçiliktir, içtenliktir."

" Şair hep bir arayışı dillendiren insandır."

"Gönlün de dilin de üzerimizde hakkı vardır."

"Aydınların, sanatkarların, ilim ve fikir ehlinin ferdî sorumluluklarının ötesinde bir de bu özelliklerine ilişkin toplumsal sorumlulukları vardır."

"Bugün bile milleti ile kafa ve gönül bağı kuramamak, aydınlarımızın hâlâ temel problemlerinden biridir."

Necip Fazıl ki, fikir ve sanat haysiyetimizdi... Her bir eseri kültür dünyamızın duvarlarını ören birer tuğla gibiydi. Bir seviyeydi o."

"Şiiri kelime oyunlarına, denemeyi entelektüel kaprislerine, makaleyi malumatfuruşluğa indirgediler.

Sessiz bir çığlıktır bir şiir."

"Belki de bütün mesele, N. Fazıl'ın ifadesiyle, "Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur diyebilmekte"ydi."

"Şiir, şairinin söz cambazlığı değildir."

"Kimilerine göre yazmak Kişinin kendini ifade biçimidir... Kimileri için yazar bir yol göstericidir, düşüncenin, inancın tebliğcisidir."

"Gerçek anlamda yazarların bulunduğu toplumlarda eğitim, öğretim faaliyetleri; ailenin, okulun, yani kurumların dışında edebiyat eserleriyle de sağlanır."

"Düne ait bilinenler sadece yazılanlardır."

"Edebi şahsiyetlerimizin gerek hayatlarıyla, gerekse eserleriyle bugüne katkıda bulunmaları için biyografi ve monografi çalışmalarının yeni bir anlayışla ele alınması gerektiğini düşünüyorum."

"Büyük yazarlar, söyleyiş yerindeyse, çok katlı, çok odalı binalar gibidir."

"Biyografiler, yazarla okuyucu arasında kurulması gereken iletişimi sağlarlar. ayrıntılar yazarın hayatında gizlidir

"İnandığımız ilkeleri sanatçı kişiliğimize de yansıtmak durumundayız."

"Hiç bir dil, düşünceden, dünya görüşünden bağımsız değildir."

Kelimelere düşmanlık, kendimize düşmanlıktır."

"Dil, bütün nimetler gibi ilahi bir ihsandır. Bu yüzden bütün nimetler gibi korunması, geliştirilmesi gereken bir özelliğe sahiptir. Yapısının, özelliklerinin tanınması bilinmesi gerekir. Onu bir nimet dolayısıyla bir emanet olarak görüp kabullenmek, dile ilişkin bilgilenmenin ilk ve en önemli adımıdır."

"İnsanın çağımızdaki en önemli sorunu kendini tanımlama sorunudur."

"Yeniden insanlık dersini öğrenmek durumundayız."

"Meleklerin sesini duyalım, yağmurda, karda, fırtınada... Zira onlar hep konuşuyorlar."

Kaynak:

Mustafa Özçelik, Şiir İklimi, Bayrak Matbaası, İstanbul, Aralık 1998.