Ünlü Şair-Yazar Muhsin İlyas Subaşı İle ...

Durdu Şahin
994

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Ünlü Şair-Yazar Muhsin İlyas Subaşı İle Şiir ve Şiiri Üzerine Önemli Bir Mülakat

Durdu ŞAHİN: Sayın Subaşı, siz şairi çok şiiri az bir topluma dönüştüğümüzün tartışıldığı şu günlerde, “Şiirden Şuura” adıyla bir deneme kitabı çıkardınız. Bu kitabın konularının tamamı da şiirle ilgili? Bu çalışmanız, “Kimlere şair demeliyiz? ” sorusuna cevap aramak için mi?

Muhsin İlyas SUBAŞI: Evet efendim. Aslında ben kimseye yol gösterecek ukalalık içinde değilim. Herkes yolunu kendi bilgi ve gayretiyle bulmalıdır. Biz, sadece bu aranan yol da bazı işaret noktalarına dikkat çekmek istedik. Doğrudur, şiiri çok ama şairi az bir toplumuz. Gerçekte, iyi şairler kolay yetişmiyor. Dikkat edin, belli bir noktaya çıkabilmiş şairin arkasından en az otuz yıl, kırk, hatta elli yıllık bir sabır ve gayret vardır. “Sabır ve Gayret”! ...Bizim genç şairlerimizin şiir vadisine girmek isteyenlerimizin çoğunlukla uzağında kaldıkları iki önemli işaret noktasıdır bunlar. “Sabır”ı burada başına gelenlere katlanmak anlamında düşünmüyoruz. Sabırla şiir dokusuna malzeme aramak anlamında düşünüyoruz. Genç şairlerimiz okumuyor! .. Genç şairlerimiz okuma gayreti, arama araştırma gayreti göstermiyor! .. Bakın, ben, “Şiir’den Şuura”yı yayımlarken hedef okuyucu olarak genç şairlerimiz ya da şair adaylarımızı düşündüm… Ne yazık ki, bunlar bu kitaba ilgi göstermediler. Hani herkes kendisini büyük görür ya, hani bir “erken kifayet duygusu” gibi bin handikabımız var ya. Daha bunu aşamamışız, bunun için, şairimiz bol ama şiirimiz maalesef azdır… Onun için bu kitap okunduğu zaman şair kendi kendine bu soruyu rahatlıkla sorabilir: “Ben gerçekten şair miyim, değil miyim? ” diye…

Durdu ŞAHİN: Peki, bu şair ve şiir enflasyonu bataklığından kurtulmanın bir yolu yok mudur?

Muhsin İlyas SUBAŞI: Vardır elbette… Herkes, yaptığının ne oluğunu fark ederse, her şair, başkalarının şiirini eleştirmede gösterdiği cömertliği kendi şiiri için de gösterirse, yazdığı şiirini bir yabancı gibi okumaya, eleştirmeye kalkarsa, herhalde kendi kendimize bir ayıklamayı yapmış oluruz.

Durdu ŞAHİN: Bunu yapmazlarsa ne olur?

Muhsin İlyas SUBAŞI: Bunu yapmazlarsa, işi zamanın adaletine, toplumun ortak duyarlılığına bırakmış olur. Şair, şiirinde ve duygularında, daha doğrusu kaleminde bu ayıklamayı yapmasa da zaman yapıyor… Bu tartışmalar hemen her dönemde olmuş. Şimdi belki yayın imkânlarının artması, birçok heveskarı kitaplı şair yapıyor ama, bulardan vitrine çıkan, okuyucu bulan, itibar gören var mı? Önemli olan budur! ..

Durdu ŞAHİN: Diyelim ki, böyleleri bir şekilde vitrine çıktı, dost kayırmasıyla, grup ya da klik anlayışıyla itibar da gördü. Gerçekte şair olarak etkili olurlar mı?

Muhsin İlyas SUBAŞI: Sanmıyorum…Bizim edebiyat mezarlığına bakın, böyle nice fosiller vardır…Önemli olan ortak şuurun sahiplenmesidir. Bakın, okur-yazar olmayan bir kadın, bir ev hanımı, şiir yazmıyor, kendi kendine halk arasında “Deyiş” dediğimiz şey söylüyor. Ama bir yere geliyor senin yüreğinde öylesine derin bir yara açıyor ki, etkilenmemen, o söze çarpılmaman mümkün değil: “Pişir pişir söyle sözün, / Arasında ham bulunur! ..” İşte şair bu! .. Bunun ne kitabı var, ne de öyle dillere düşmüş şiirleri… Ama onun kitabı toplumun hafızasıdır…

Durdu ŞAHİN: Şimdi bu yaklaşımlarınıza bakarak size bundan çıkış yolu yok mu diye sorsam: Yani Bu toplumu şairi de şiiri de çok hale getirmek için ne yapmalıyız? Belki ilk sorumuza benzer bir tekrar soru gibi ama sizi biraz açmak için soruyorum, bu konuda neler dersiniz?

Muhsin İlyas SUBAŞI: Bu konuda diyeceklerimi “Şiirden Şuura”da söyledim. Şiire gönül veren, şiirle gönlünü topluma açan şairlerin bu kitabı okumaları gerekir. Ben, bu kitabımda yalnız kendi görüşlerimi vermedim… Benim böyle bir alanda belirleyici olmak gibi bir hakkım yoktur. Orada Batılı düşünürlerden bizim şairlerimizden şiir üzerine görüşlerinin tatlı bir terkibini yapmaya özen gösterdim… İtiraf etmeliyim, ben şahsen geçlik dönemimde Batı’dan ve Bizden şiir üzerine. yazılanları okumasaydım, bu çabamı devam ettiremezdim…

Durdu ŞAHİN: Galibe “Aşkistan” isimli şiir kitabınız böyle bir etkilenmenin ürünü?

Muhsin İlyas SUBAŞI: Hayır! ..O başka bir etkilenmenindir.

Durdu ŞAHİN: Nedir o, söyler misiniz?

Muhsin İlyas SUBAŞI: Divan Edebiyatı’na sol zihniyetin bakışındaki soğukluğu biliyorsunuz. Bunlar bir ara, okullardan bu edebiyatı kaldırmayı bile düşündüler… Yedi asır gücünü ve etkisin devam ettiren ve gerçekten şaheserler ortaya koyan böyle bir edebiyatı dışlamak gibi bir köksüzlüğün ötesinde, ruhsuzluğa tahammülüm yoktur… Bu konu gündeme gelirken ben, “Divan Edebiyatını O Divanelerden Önce Biz Yokettik! ” başlığıyla bir yazı yazmış ve kendi kusurumuzu bu edebiyatın dışında şiirimize taban aramakla hata ettiğimizi söylemiştim. Sonra, kendi kendime; “Bunu böyle diyorsun ama, Aruz’la neyin var senin? ” diye sordum. Gerçi, kitaplarımda birkaç tane aruzla şiir denemem vardı ama yeterli değildi. Bu defa oturdum, “Aşkistan” da yer alan 101 Rubai’yi yazdım… Bu kitap böyle oluştu…

Durdu ŞAHİN: Tekrar “Şiirden Şuura” ya dönerek bu sohbeti noktalayalım istiyorum. Bu kitabınızın şiir kültürümüze sağladığı önemli katkı sizce nedir?

Muhsin İlyas SUBAŞI: Bu kitap, aslında her şairin kendine göreliği olan şiir alt bilgisini vermek için düşünülmüş bir çalışmadır. Şiirimizin tarihle, gelenekle, devanla, kültürle, tasavvufla, daha doğrusu hayatın değişik cepheleriyle ilişkisini irdeleyen bir çalışmadır. Burada genel bilgiler yerine deneme tarzında bazı hatırlatmalar yapmak istedim… Bugün bizim edebiyatımızda; yazılan şiirden hiç olmazsa yüzde beşi kadar da şiir üzerine görüş ve düşünceler yazılsa, yazılan güzel bir şiir üzerine “Şiir yorumları” olsa, bugün kaygısını duyduğumuz bu enflasyondan söze gerek kalmaz… Şiiri kültürle beslemezseniz sadece duyguyla verdiğiniz mısralar döner dolaşır “Manzume” kalıbına hapsolup kalır… Şair olmak isteyenler, kendilerini eskilerin tabiriyle “Müteşair”lik kâbusuna sürüklemek istemiyorlarsa, şiir üzerine düşünüp yazmalılar, yazamıyorlarsa, yazılanları okuyup yeni yorumlar çıkarmalılar… Dikkat ederseniz rahmetli Necip Fazıl Kısakürek “Çile”nin, başına önsöz şeklinde “Şiirim ve şairliğim” diye bir metin koymuş, sonuna da; “Poetika”sını eklemiş ve kitabını hep bununla birlikte yayımlamıştır. Bu, bizlere şu benim ısrarla söylediğim şeyleri bu yolla vermek içindir. Hatta, sadece şaire değil, doğrudan şiir okuyucusuna bile bu reçeteyi vermeyi asli bir görev olarak düşünmüştür… Onun bu tavrı bile bizim için ciddî bir uyarıdır… Öyle değil mi?

Muhsin İlyas SUBAŞI: Evet doğru söylüyorsunuz, gerçekten e öyle… Efendim teşekkür ederim…

Muhsin İlyas SUBAŞI: Sevgili Durdu Şahin ben de teşekkür ederim. Lütfedip, beni sabırla dinlediniz

Durdu Şahin
Kayıt Tarihi : 10.9.2007 16:12:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Durdu Şahin