vardım sonunda
kirpiklerimle yardığım tünelden
gereğin o geniş ertesine
işte orda çocukluğumdan beri paçamdan tutan ses
işte orda araçtan ve ihtiyaçtan azade
Tanrı kadar derin o sıcak nefes
güneşsiz gün aysız gece
dingin ve alabildiğine sessiz bir öte
aldanışsız toprağı akışın ve alkışın
işte ünlemler devirip gelen nokta
işte ardı ufkun ey ömrüm
ardı dumanın
ardı inişsever suyun
hiçliği hissedilmeyen hiçlik
ne güzel!
içim işte bak görüyorsun
aynı vagonda dilim ve ellerimle
aynı rengin ahenginde
.
geldin işte ömrüm
deldin işte dağlarını yetmezliğin
zamanıdır artık
atla şu ata
ve tümden kapan çirkinliğine
şu oynak mevcudiyetin
haritaya ne gerek
ne gerek ize ve izne
işte ormanına biriktiğin an
yokuşlardan inişlerden uzak
soyunmuş gereklerden bak
uzanıyor
keyfiyetin çayırında çırılçıplak
zamanıdır ömrüm
kır gülüşünü
belkiler doğuran sevgilinin
vur ayağını şu çöp tenekesine
devir devrini ufka dikilen gözlerin
bak yükünü boşaltmışların türküsü ile
ruzgâr da esiyor hafiften
alnında hoş ve serin
dokun bak
şifon dokunuşlarında parmak uçlarının
yeşil buğday tarlası gibi (teninde) dalgalanıyor tinin
bak şu renk cümbüşüne aşkınla içkinin
haydi ömrüm tut elimi
haydi havalan
işte at
işte yol
işte o muhteşem kara delik
diğer ucu bağımızda çıkan
bak elindeki çakıyla çocuk
kucağına üzüm kesiyor asmalardan
belki de üzüm değil şen türküsüyle
hüzün kesiyor geleceğin dağlarından
ne ise o işte ömrüm
haydi uzat elini
haydi havalan
Kayıt Tarihi : 21.8.2013 23:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!