Ey içimin sessiz bilgesi, duy!
Mermer düşüncelerden yontulur mermer heykeller
Dertli bir nağmeyle inler gergin teller
Hıçkırır parçalanmış bir bulut,
Durulur bir gün bulanık seller?
Ey gönlümün suskun ibresi, söyle!
Neden hep seni gösterir masum eller,
Neden hep senden yana imkânsız emeller,
Ve niçin seni cezbeder puslu yâd eller?
Tekrar tekrar ödenir mi bedeller?
Dalların tomurcuğa durması boşuna değil;
Ey gönül, ey dikenler gülşeni?
Bak, senin için veriliyor bu tuğ şöleni
Gökler seni davet ediyor, yıldızlar seni
Sen ki göğsünde saklarsın aşk definesini
Ey gönül,
Dalların tomurcuğa durması boşuna değil?
Ey kucağına gemiler vuran kumsal
Kalbim tek kürekli bir sandal
Kalbim hasta aşklara hırçın,
Asil aşklara uysal?
Ey kumsal, onu ummanlara sal.
Ey gönül,
Kaç aşığı sürgün ettin şehrinden,
Ve kaç çılgın şiiri dilinden?
Fakat yine de
Gökkuşağı seni sarmak için
Hep yağmurlu havaları bekler,
Yağmurun durakladığı anları.
Kışın unutulur kelebekler?
Ey gönlümün Nili coş!
Yerle bir et piramitleri
Bak, ufuklar ışıktan sarhoş
Yak, kül et fırsat eldeyken,
Süpür ihanetleri...
Ey gönül ateşle oynama,
Tehlike şaka götürmez.
Dururken bal dolu kâse
Zehir kadehini tercih niye?
Ey gönül ateşle oynama,
Tehlike şaka götürmez.
Ey mazinin bağrı yanık çöl kızı,
Sönüktür ufkumuzun vuslat yıldızı
Asırlara dayanmış yorgun Mecnun,
Masal gibi söyler şarkımızı?
Canlar sussa da, heyecanlar sussa da
Destanlar susmaz
Ey sevdanın bağrı yanık çöl kızı! ..
Ey soylu güzellik, gel kalbime
Gel, yuvana dön.
Tacını krallara bırak
Ünleminle sön,
Fakat asaletinle dön.
Her şey aslına dönerken
Kerem de ayrılır moleküllerine
Anka, yeniden sarılır küllerine
Üç kıtaya mührünü vuran sevda,
Mısralarımla buseler kondurmak isterdim
Som ipekten kalbine?
Ey mavi gökte gezen alev saçlı kız,
Seni hangi maceranın koynuna atar,
Gönlüden göğüne kayan ak yıldız?
Söyle, kara bahtın şafağı ne zaman atar?
Sevgim yalnız, kalbim ıssız
Yankı yok dağlarımda, bağlarım ceylansız?
Ve ey sitemkâr hayat
Bir zamanlar tomurcuktun,
Gören herkesin iç geçirdiği.
Mahzun bir sonbahar gülü şimdi
Eskilerin özlemle yâd ettiği
Yenilerin önemsemediği
Solgun bir sonbahar gülü.
Ey içimin güngörmüş bilgesi, duy!
Mermer düşüncelerden yontulur mermer heykeller
Daim eşiğini öper seherde yeller
Eteğine yapışmak ister muzdarip eller
İnanıyorum; geçer, geçecek bu haller.
Ve çiçeklenecek hayaller?
Ey gönül, yeter; bağırma artık, sus!
Susmak asil çığlıklara mahsus
Dudaklarında buruk bir tebessüm
İçinde ısrarlı bir kördüğüm? Sus!
Unutma ki her dağda her vakit olmaz bu pus
Sevda zorlu sabırlara mahpus
Ey gönül, sus artık, sus!
RİZVAN YILDIZHAN
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.