ÜNİVERSİTEYE DAİR…
Mekânı Avrupa, zamanı ortaçağ ve kahramanlarını ise ecnebi film adamlarından oluşan bir klasik seçmeli hikâyeleri okuduk üniversiteyi seçtiğimizden beri.
Gırgır sıralarda vize-final kalemiyle hayal defterine öylesine çok şeyler yazdık ki uyumak için başımızı koyduğumuz masaların üzerindeki toz tabakalarının tabak tabak biriktiği yerlerde…
Biraz uçuk biraz da kaçık cin fikirlerimiz vardı… güle oynaya eğlenerek zamanımızı geçirirdik o zamlı günlerde.
Hoca hikâye okurcasına, bizlerse sinemada film seyredercesine geçirirdik derslerimizi.
Aklımız biraz memlekette biraz maçta biraz kaçta ve bir o kadarda masanın üzerinde yatay bulunuyordu.
Bizim rüya görmek için çektiğimiz çile hocanın başımızı havayla buluşturmak için çektiği çileden çok çok daha fazlaydı.
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...



Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta