Eskiden Şeher pazarı perşembe günü kurulurdu
Yollar İreşidin Doç ile Zübeyirin BMC den sorulurdu
Hasan Hoca ile Çatçutun BMC köyde kalırdı
Unutmadım güzel köyüm seni unutmadım
Şahane köyüne bostan eker kelikte beklerdik
Topalın göle gider serinlemek için çimerdik
Çökekmi karışmış kömüşmü girmiş hiç bilmezdik
Unutmadım güzel köyüm seni unutmadım
HACI sofunun kuyu suyu buz gibi olurdu
Anlattıklarına göre onu bir yılan korurdu
Kırılır bidonların sapı hep kalırdı
Unutmadım güzel köyüm seni unutmadım
Alışarın dereden odun keser kaçardık
Mangışda eminin eşmenin buz gibi suyunu içerdik
Üstüne birde birinci, ikinci cigarası yakardık
Unutmadım güzel köyüm seni unutmadım
Haşimin tarladan hep nohut çalardık
İkide geven bulunca birde ateş yakardık
Karaharman iyi pişsin diye üflerdik
Unutmadım güzel köyüm seni unutmadık
Rahmetli Hacı Guddisin güzel bir eşeği vardı
Merkep azgın diye binince ona gem vurardı
Kaçmasın diye birde zencir ile örüklerdi
Unutmadım güzel köyüm seni unutmadım
Tarlaların başından tırpan ve çekiç sesi gelirdi
Tavlarsan Salifin Sadığı ne arpa buğday biçerdi
Gafurun Apuk Kendinden büyük desteyi sırtlardı
Unutmadım güzel köyüm seni unutmadım
Emin ustanın gölde ne güzel çimerdik
Hışırların Alinin bahçeden elma çalardık
Delü Şeref dövünce önce ağlar sonra gülerdik
Unutmadım güzel köyüm seni unutmadım
Kuyu deresi adadepede yayılırdı mallar
Sülük tutardı akardı ağzından kanlar
Kuşçunun balaklıkta içilirdi çaylar
Unutmadım güzel köyüm seni unutmadım
Yukarı bağlardan yılan kuyruğu toplardık
İkide Kuzu göbeği bulursak ne sevinirdik
Yaşlılarımızdan gerçekten çok çekinirdik
Unutmadım güzel köyüm seni unutmadım
Ramazan geceleri mamağın nütfi bağırırdı
Ürüş ise dolayı tarafını gezer çağırırdı
Kefçinin ömer sıgarayı ağzından bırakmazdı
Unutmadım güzel köyüm seni unutmadım
Eğşici İmbaşı, şip şip karacada dururlardı
Aşır ile Beşir gemicekten yukarı çıkmazdı
Toslağın Apuk Eyneğulu iyice benimsemişti
Unutmadım güzel köyüm seni unutmadım
Devretbaşını geçince Alinin Çatalçam gelirdi
Buralardaki tarla değerlerini en iyi toslak bilirdi
Hacısofunun Abdulla 10 yılda bir köye gelirdi
Unutmadım güzel köyüm seni unutmadım
Canım köylülerim köyümü övmek yazmakla bitmez
Acizhane Arifin yazacakları kağıtlara sığmaz
Yine lakap kullandım mecburum bazı yerlerde
Lakabı ile anılan yiğitler hiç ölmez...?
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta