Hatrımda, yakarışıma peçe bağladığın
Gözlerimi kilitleyip bensiz ağladığın
Kaleleri dirayetimin, tek tek yıkıldı
Senle, tatlı anılarıma zehir sıkıldı
Bertaraf etti ayrılışın sevinçlerimi
Olmayışın dost etti gözyaşına derimi
Dedim, yürüme bu badireli yolu
Dedi, söyle, varsa bildiğin başka yol
Dedim, geçemezsin eziyetle dolu
Dedi, tatmak lazım o sofradan bol bol
Dedim, kasti zarar değil mi kabahat
Dedi, zaten yok başka zarar verebilen
İşe yaramaz ne kadar vasıf varsa
Satalım gitsin ama kime dayı bey
Vasıfsızlık elinde olsa bir asa
O asa ile vur serseme dayı bey...
Sahiller denize gizliden kin besler,
Sır sıfatında, bildiğim gerçekler,
Ne kadar kafama inerse insin
Dostun sonraki için tekrar dener
Benzerliği kabul etmez gibisin
'Cevap ver' demek gelmiyor içimden
Nefretim var ama bu değil neden
Satırlar sığmıyor deftere,
yazıp karaladım kaç kere,
içimde kahır yok zannetme,
dolu, dayanacaksan gitme...
sözler dilde kalp kırar hem de,
kalan kelimeler kalemde,
Seninle her buluşmamız hüzün doluydu
Ya sen çok hızlı ve ani yaklaşıyordun
Yada ben çok üzgün oluyordum geldiğinde
'Merhaba' kelimesini en çok beraberken
'Hoşçakal“ öncesi kullandım cümlelerimde
Suya küs nehir bile coştu
Avaz avaz bağırıp söyleyemediklerini
Göstermeye başladı tam karşımda,
O nehir bu yağmurla dahi dolmaz
Benim içim ondan farklı olmaz
Cansız ve boş kalırım zannederdim
Aldanmışlar ayağa kalkıp dikilse karşıma,
Onlar fazla, ben tek, olsun öylede tur atarım,
Buyursunlar katılmak isteyenler yarışıma,
Yük mü ağırmış? Çekilin altına ben yatarım.
Cefalar ortasında kıvranıp ağlasam her an
Kim duyabilir? ne kadar uzağa gider sesim ?
Beşere hakim canavarı bir damlada yen,
Can çekişirken içime doluver susuzluk,
Çöle aşıksa herhangi birimiz derinden,
Al, önce sarıl sonra yâr oluver susuzluk...
İlk önce renksiz gözlerim alındı,
Kalemine sağlık dostum