Hani dedim ya kendini okuyan insanın bakışında gördüğüm susuz kalan gönlün kuruluğudur.
Yazdığım şiirlerin anahtarı susuz kalan kalbimin acılarıdır.
En büyük okulum evrende yalnız kalan susuz ağaçlar ve topraktır.
Hep Tanrı’nın büyüklüğüdür konuşulan, oysa en büyük olan ormandır.
Her ne kadar çağdaş şair olsam dahi içten içe uzanan güzelliktir cehalete karşı koyan
Tarih denilen çınarın içinden geçen rüzgârdır her dalını bir başka müzikle sallayan
Doğanın büyüklüğüdür, yüceliğidir ancak o büyüklüğün altında ezilmeyen yaşamdır
Şairdir, ressamdır doğanın efendisi, yaşamın köküne inen şiirin doğa ile buluşmasıdır
Ama üzüntü taş gibi ağır olunca kalbimin derinliğindeki ağırlığı taşımak zordur
Zordur kendini yazmak, kendini okumak ve zordur telaş ve üzüntüye kapılmak
Ve taş gibi ağırdır üzüntünün içinde yaşamak ve kurşun gibidir yalnızlık, dinginlik ve içe dönüklük
Umutsuz bir aşktır Nobel Ödülü çınarından esen rüzgârdır doğuyu yakıp yıkan, batıyı güzelleştiren
Ağrı dağının tepesinde açan bir güldür akşam gözlerimi öldüren
Ve susuz kalan kalbimdir bedenimde bir avuç toprak taşıyan
Ve gökyüzü olmaktır amacım ölmeden önce
Kayıt Tarihi : 16.5.2014 13:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!