umutsuZ Şiiri - İbrahim Şahin 2

İbrahim Şahin 2
532

ŞİİR


24

TAKİPÇİ

umutsuZ

YETER Kİ UMUTLAR YİTİRİLMESİN
Türkçe dersinde sınıf beşer kişilik gruplara ayrılmıştı. Her gruba bir kitap verilmiş, her grup kendi arasında işbölümü yaparak bir sunum gerçekleştirecekti. Sunumun sonunda birinci gelen grup, kitapla ödüllendirilecek ayrıca en yüksek ders içi performans notu alacaktı. Grupta: I. kişi kitabı bulacak, II. - III. kişi okuyup özetleyecek, IV. kişi kitabı tanıtacaktı. V. kişi ise kitapta en ilginç bulunan yeri dramatize edecekti. Hazırlık için bir hafta süre verilmişti.
Umut grubu, kendi arasında iş bölümü yapmış dramatize işini Umut’a vermişti. Sunumunu yapacakları kitabın adı: ‘’ Yeter ki Umutlar Yitirilmesin’’ di. Umut, sınıfın komedi dükkânı olarak anılırdı. Sınıfta, sınıfı güldürmek harici hiçbir etkinlikte yer almazdı. Bu görevi de seve seve almıştı. Diğer gruplar Umut nedeni ile ‘’Umut Grubu’’nu şanslı görüyordu.
Bir haftanın sonunda, 4.ders Türkçe dersinde sunum başladı.
Birinci grubun, sunumu ile salon alkıştan inledi.Ardından ikinci üçüncü grup derken okul çıkış saati çoktan gelip geçmişti. O gün ilk defa rutin uygulamaların dışına çıkıldı. Müdür yerinden kalkmadan not yazdı: ‘’ Öğrencisinin evine gelmemesini endişe edip telefonla arayan velilere bilgi verilsin, okula gelen veliler salona yönlendirilsin.’’’ Notu en yakınındaki müdür yardımcısına verdi. Müdür yardımcısı dikkat çekmemek için elinden gelen gayreti göstererek salondan çıktı. Odasının önünde ilk karşılaştığı veli Umut’un annesi idi. Umut’un annesine göre Umut’un 10 dk’ eve geç gelmesi yeni bir vukuattı. Hele yarım sat geç gelmesi felaket demekti. Umut’un annesi gerçeği öğrendiğinde yüreğine bir su serpti. Gelmişken oğlunu bekleyip birlikte gitmeyi uygun buldu. Müdür yardımcısının yönlendirmesi ile salonun yolunu tuttu. Salonun kapısından içeri ilk adımını attı. Salon baştan sona dolu... Konuşulanlar, alkışlar ilgilendirmiyordu kendisini. Gözleri köşe bucak oğlunu arıyordu. Bir türlü bulamadı oğlunu. Çekinmese ‘’ Umut, oğlum nerdesin? ’’ diyecekti, olmadı soracaktı, öğretmene, müdüre; ‘’ Oğlum nerde? Çaresiz konuşmaların bitmesini bekleyecekti.
Sırada ‘’ Umut Işığı Grubu’’
İlk dört ders var olan Umut, ortalıkta yok. Öğretmen, gruptan; Umutsuz sunum yapmalarını istedi. Umut Grubu tedirgin…
Umut grubu, Umut’un eksikliğinde sunumlarını sunmaya başladı.
Grubun Sözcüsü Alev:
- Arkadaşlar; ‘’Yeter Ki Umutlar Yitirilmesin’’ bizim grup adımız olduğu gibi aynı zamanda tanıtacağımız kitabın adı. Yazarı İbrahim Şahin. İbrahim şahin, bütün başarıların umuda bağlı olduğunu ortaya koyarken umudunu yitirenlerin, hiç umudu olmayanların yaşam şartlarının zorluğu karşısında yenilgi üstüne yenilgi aldıklarını, yenilgiler sonucu hayata küstüklerini, gözler önüne seriyor. Bizler grup olarak belirleyeceğimiz her hedefin bize bir umut ışığı olacağına inanıyoruz. Hedefimiz okullarda elde edeceğimiz başarılarla kendi geleceğimizi belirlemek; içinde bulunduğumuz topluma yararlı hizmetlerde bulunabilmektir. Ben sözü Alev arkadaşıma veriyorum.
Alev:
- Arkadaşlar, İbrahim Şahin kitabında bizi sadece çanta taşıyan olarak görmüyor, tek bir birey olarak görmüyor; geleceği aydınlatacak ışığın kaynağı olarak görüyor. Tek bir kıvılcımın, tek bir ışığın bütün toplumu aydınlatabileceğini en ilginç örneklerle bize sunuyor. Biz bu kitabı okuduktan sonra kendi içimizdeki keşfedemediğimiz gücü keşfettik; gücümüzün bize yeteceği gibi yüzlere, binlere güç katacağı inancına vardık. İçinizdeki gücü keşfetmeye var mısınız?
Salondan ‘’varız’’ alkışları….
Alev: ‘’ Ozan arkadaşımız kitabı tanıtmaya devam edecek.’’
Ozan:
- Arkadaşlar, İbrahim şahin, bütün büyük başarıların küçük basit merdivenlerden ilerleyerek kolayca elde edildiğini vurguluyor. Ona göre öğrencilik hayatı da hedefe, başarıya götüren merdivendir. 1. Sınıftan başarı ile başlayan bir öğrencinin, aynı başarılarla sınıf sınıf atlayarak öğrencilik hayatını tamamladığında en yüksek hedefe erişebileceğini belirtiyor. Hedef basamaklarında birini atlayarak diğerine geçiş yoktur örneğin 7. sınıfı okumadan 8.sınıfa geçmek gibi. Doruktaki başarı için merdivenin önemsiz basmağı yoktur. Lisedeki bir başarı için; içinde bulunduğumuz basamağın önemi olabileceği gibi. Kısacası birçoğumuz bugünkü basamağın önemini kavrayamadık, daha önceki dönemlerde olduğu gibi. Önemli olan her basamakta yeni bir basamak oluşturabilmektir. Çıkacağımız merdiven basamaklarını yükseltebilmektir. Başarıya giden yolda bir merdiven ve bir ışık; başarının olmazsa olmazları.
İbrahim Şahin, ‘Kitapta umudu bir yıldıza benzetmiş. Umudu kaybetmek ışığın söndüğüne inanmak ve karanlığa bürünmektir’’. İfadesinden sonra III. Gurubun sözcüsü:
- Sizin Umut kayıp, o zaman siz karanlığa mı büründünüz?
Ozan:
- Merak etmeyin, kitapta o sorulara da cevap var. Kapanan her kapı, umuda açılmış yeni bir kapıdır.
II. Gurubun sözcüsü:
- Sizin Umut kapınız hepten kapalı.
- Salondan sadece Umut’un arkadaşları gülmeye başladı. Leyla Öğretmen devreye girip susturdu. Salon sakinleşince, Alev devreye girdi:
- 10 sayısının 3’e bölümünü ele alalım: Böldükçe bölünür. Umut onun gibidir. Böldükçe bölünebilen, çarptıkça çoğalabilen… Yeter ki bölebilelim, yeter ki çarpabilelim.
II. Grubun sözcüsü:
- Onun için mi sizin Umut her an her yerde, dersin her anında… (Bu ders hariç) Sınıfta bütün sıralarda, dışarıda bütün duvarlarda Umut yazılı. Nerede bir olay, orada Umut…
Öğretmen yine devreye girdi: ‘’Arkadaşlar, Umut arkadaşınız yanlış davranış sergileyen bir arkadaşınız olabilir. Sunumu bir tek kişiye indirgemeden sürdürürsek şu ana kadar sergilemiş olduğunuz olağanüstü güzellikteki sunuma gölge düşürmemiş olursunuz..’’
I. Grubun sözcüsü (Tuğba Yıldırım) :
- Öğretmenim, arkadaşların anlattıklarına saygı duyarım. Amacım, Umut arkadaşımızı kötülemek, konuşmacı arkadaşın anlattıklarına karşı gelmek değil. Sunumlarımız uzadı. Bizi izleyen arkadaşlarımızdan sıkılanlar biraz gülsün diye Umut arkadaşımızın olmamasını ‘’Umut yitirmek olabilir mi? ’’ şeklinde sorarak sunumu tek düzelikten çıkarıp tartışma havası vermek istedim. Ben Eminim ki ‘’Umutlar Yitirilmesin’’ grubu Umut arkadaşımızın yokluğunu hissettirmeyeceklerdir.
-
Leyla Öğretmen, Tuğba’ya konuşması için teşekkür etti. Oza’na döndü: ‘’Sözlerini tamamla.’’ dedi.
Ozan:
- Bizler ’Umutlar Yitirilmesin’’ grubu olarak önce kendimizi, sonra toplumu aydınlatmaya ant içtik. Kendini ışık kaynağı olarak gören, toplumu aydınlatabileceği olan arkadaşlarımız bizimle ant içmeye var mı?
Salondan alkış sesleri ile birlikte ‘’ Varız, Varız! ’’ Ozan söyledi salondaki öğrenciler tekrarladı: ‘’ Önce kendimizi, sonra toplumu aydınlatmaya ant içeriz.’’
Sıra dramatize bölümüne geldi, Umut yok.
Umut Işığı Grubu:
- Ah ahh! Umut
Diğer Gruplar:
- Oh ohh! umut
Umut Işığı Grubu:
- Ah ahh! Umut
Diğer Gruplar:
- Korkak umut
Umut Işığı Grubu:
- Ah ahh! Umut
Diğer Gruplar:
- Kaçak Umut
Umut Işığı Grubu:
- Ah ahh! Umut
Diğer Gruplar:
-Umut ışığı söndü
Birincilik suya düştü
Oh ohh! umut
Oh ohh! umut
Umut Işığı Grubu:
- Ah ahh! Umut
Ah ahh! Umut
Bizi tuzağa düşürdün
Bize arkadaş değilsin artık
Okuldan kaçtın, bizden de kaç artık
Grubun dört kişisi Umut nedeni ile kendilerini yarışmayı kaybetmiş görse de öğretmenin açıklayacağı I. Grubu merak ediyordu. Umut’a kızgınlık, gözlerle Umut’u arayış…
Öğretmen Leyla, I.’lik için Gruplara alkış isteyecekti. Mikrofonu aldı. Salondaki öğrencilerin gözlerinin içine bir baktı; gözlerindeki ışığı, değişimi; tek tek görmek istedi. Kapı açıldı, Umutla göz göze geldi. Umut içeri girdi. Yine sadece Umut’un arkadaşlarından alaycı bir bakış; gülümsemeler… Öğretmen sordu:
- Sen niçin zamanında gelmezsin? Arkadaşlarına bunu nasıl yaparsın?
Umut’un annesi kendine hakim olamadı: ‘’ Hay ağzına sağlık öğretmen hanım. Bana Müdür yardımcısı yarışmada görevli olduğunu söyledi. Ben buraya onun için gelmiştim, buraya gelip gözlerimle görmesem; bana yarışmada olduğunu söyleyecekti.’’ Nöbetçi öğretmen susmasını söyledi. Herkes merakla Umut’un vereceği cevabı bekliyordu.
Umut:
- Öğretmenim, benim görevim: ‘’ Umutlar yitirilirse ne olur’’ onu göstermekti. Umutların yitirilmesi bundan güzel anlatılamaz ki… Burada 5 grup var, bir grup kazanacak; dört grup kaybedecekti ama hiç biri umudunu kaybetmeyecekti. Böyle bir durumda sadece bizim grup umudunu da kaybedecekti ve ben ömür boyu arkadaşlarımın sevgisini. Ben onu sergilemek istedim. Burada yarışmayı kaybetme durumunda (ki kaybedersek) arkadaşlarımın sevgisini kaybetmeyeceğim. O duygu yeter bana. Karar sizin.
Öğretmenin şaşkınlığını gören Umut konuşmasını sürdürdü:
- Siz beni bugüne kadar dersi dinlemeyen, hiçbir etkinliğini yapmayan, dersten kaçan olarak tanıdınız. Artık o ben, ben değilim. Ben bugünden sonra yeni bir benim. Umuttan umuda koşan, Umut. Yılmayan, umuda doymayan Umut… Bu konuşmamı bizim grubu birinci yapmanız için yapmıyorum, artık küçük hedeflerin sadece büyük umutlara bir basamak olduğunu biliyorum. Ben o basamağı çoktan geçtim. Öğretmen şaşkınlık içerisinde: ‘’Bu büyük değişim kararının sebebi nedir? ’’ diye sorduğunda:
Umut:
- Öğretmenim, kitapta depremde göçük altında kalan bir çocuğun bir ömür değil, bir gün değil, sadece bir dakika daha fazla yaşama umudu ile 17 gün nasıl çığlık attığı ve 17 gün sonra göçük altından çıkınca hayata nasıl dört elle sarıldığı yüreğimi parçaladı, rüyalarıma girdi. Eşini kaybeden birinin, eşinin öldüğünü bir daha geri gelmeyeceğini bile bile çocuklarına her gün: ‘’Akşama babanız gelecek.’’ demesi, her kapı çalışta gelecek umudu ile kapıyı açması… Çocuklarını babasızlık duygusundan uzak büyütmesi… Kendinin yalnızlık duygusundan uzak yaşaması…
Son cümle aldı götürdü öğretmeni farklı dünyalara.. Yanağında iki damla yaş belirdi.
Umut konuşmasını sürdürdü:
- Bugün hiç farkına varmadığımız bayrağın, okullara gelip gitmenin, yıllar önce yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığında bir tek umut ışığı ile nasıl dalga dalga büyüdüğü, bugünlere gelindiğii anlatılmış. Annem babam, benden vatanı kurtarmamı istemiyor. Göçük altından çıkmamı istemiyor. Karnemde ‘’bir tek beş’’ görmek istiyorlar ve ben onu gösteremedim. Düşündüğümde bir tek beş almayı başarabileceğime inandım, bir de öğretmenlerimden ‘’bir tek’’inin sevgisini kazanabileceğimi. Okuduğum kitap bana bunu gösterdi ayrıca; ‘’bir tek’lerden koskoca bir dünyanın oluşabileceğini…
Bu sözlerden sonra Umut’un annesi ne öğretmen engelini, ne müdür engelini düşündü. Fırladı oturduğu yerden sahneye, haykırdı: ‘’ İşte benim Umut diyeceğim Umut, işte benim oğlum diyeceğim Umut! ’’ dedi; bastı Umut’u bağrına öptü, kokladı… Salona döndü: ‘’ Bir annenin, çocuğundan duymak istediği en büyük sözleri duydum, bugün burada. Anneleri en mutlu eden an, çocuklarının başarılarını gördüğü andır. Diğer konuşan çocukların anneleri burada olsa onların da aynı duyguları duyacağından eminim. Yine eminim ki onlar da duyacaktır; duydukları an aynı duyguları tadacak ve doya doya öpecektir.
Öğretmen Leyla:
- Öğretmenlerin de en mutlu olduğu an öğrencilerin başarılarını gördüğü andır; öğrencilerinde gördüğü büyük değişimi gördüğü andır. Öğrencilere verdiklerini geri aldığı andır. Bütün konuşmacı arkadaşlarınız bugün burada bize o duyguları yaşattı. Konuşmacılar içerisindeki Umut’taki olumlu değişiklikler asıl alkışlanması gereken bir başarı diyorum. Diğer gruplar alınganlık göstermez, sizler de uygun görürseniz ‘’ Umut Işığı Grubu’’nu I. seçelim.
Diğer grupların onayını alan Leyla Öğretmen, ‘’ Umut Işı Grubu’’nu ‘’Birinci’’ ilan etti. Uzun süren ‘’Umut, Umut! ’ tempoları ve alkışların ardında Umut’a dönerek:
‘’ Sevgisini kazanmak istediğin tek öğretmenlerden ilki ben oldum ve ilk 5’i veren öğretmen. Sen çoğulların peşinde koş bugünden sonra. Senin çoğulları yakalayacağından, koskoca bir dünya kuracağından eminim.’’ dedi.
Böylece o gün orada, kim bilir hiç sönmeyecek kaç ‘’Umut’’dun fitili ateşleşmişti...

İbrahim Şahin 2
Kayıt Tarihi : 22.12.2011 21:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Şahin 2