yeni bir yalnızlık
ve küşümün kirli sarı renkleri
eski kavak yeli gözlerimdeki zaman
sorgular yeniden bulguları
ışıkları titrer
gece lambalarının
çıkmaz sokakta
dizi yırtık bir yolculuğa
başlar çocuk
harfleri kanayan sözcüklerle
ipini sıkı tutarak uçurtmaların
akşamın
kalın perdesi kapanırken pencerelerde
giz
odasına çekilir
yatay bir yangıyla çalar
ürküntü çanı baykuşun
sinsi köşede
ünlemi büyüten ses
dener yeniden yanılgısını
olgun çınar ağaçlarında
kim bilir
hangi dağdan harmanlanır
hüznün kağnısındaki sert rüzgâr
geçer kederli kırlardan
çalılara takılır anı sayfaları
giysileri paralanmış bir coğrafyada
düşler patikada sersem
her şey ne kadar Ankara’ydı
benim genç çılgınlığımda
oysa şimdi o eski bahçelerde
heyecanı yitik güllerin
karanfiller isteksiz
suskun ateş topları
kulaklarımın kıvrımında
hâlâ durur
kurşuni sığırcıkların çığlıkları
o büyük bulvarda
aşk sırılsıklam
sindiremem yeni kavgaları kendime
kara saçlarını sessiz ve özenle okşadığım
sade yüzlü ve gelenekçi kadın
anımsar mı
renklerini sevinçlere teyelleyen kelebeği
iki iri göz nasıl algılar
göl kuğularındaki görkemi
zeytin taşıyan güvercindeki umudu
ince bir hesap
yumuşatır büyük öfkeyi içimde
dostluğu koruyan
ay ışığı ve yıldız sağanağı
yağmur dinginliğinde
aşk yeniler hücrelerini
ruh ülkesinde
ben beynimde sonsuzluğu çoğaltırım
Kayıt Tarihi : 3.7.2005 22:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!