Umutların tükendiği yeri bilir misin? Hastanın başında iyileşmesini beklerken öldüğünü öğrenirsen,telefonun başında iyi haber beklerken kötü haber alırsan,pencereden onun gittiği yöne bakarken postacı eline ona ait uzaklardan bir mektup getirince,mektupta dönüyorum yazısını beklerken dönmüyorum yazısını okuyunca,sabahları umut dolu bir şekilde yataktan kalkarken gece soğuk yatağa tek başına girincedir umudun bittiği yer ya da umudun tükendiği nokta.
Ve bu gece hayatımdaki her şeye nokta koyacağım.Bu gece hayatımdaki her şeyi yargılayıp mahkum edeceğim.
İlk sanık sensin.Suçun umutları öldürmek.Cezan yüreğimin en derin yerine gömülmek.
İkinci sanık umutlarım.Suçu senin dönmeyeceğini bilmesine rağmen beni hayal dünyasında yaşatmak.Cezası tüketilmek.
Üçüncü sanık hayat.Suçu bir insana hep kötüyü vermek.Cezası bütün bağlarını kopartmak.
Dördüncü sanık benim.Suçum bir vefasıza değerinden çok değer vermek,bir insafsızı kendinden çok sevmek,bir hayırsızı hayatının merkezine koymak,bir duygusuzdan aşk ve sevgi beklemek.Cezam bütün duygularım alınıp sokaklarda caddelerde mecnun gibi aptal aptal gezmek.
İşte umutların tükendiği nokta ve sonrasında kurulan mahkeme.Sonuçları çok acımasız değil mi?
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta