Hayatın bir gülü var
binbir dikeni
Yüreğin bir sevdası var
binbir cefası
Sevenin de sevmeyenin de bu dünyada yeri var
Gözyaşlarım hüznümün ateşini yansıtsa da
Tenime düşen her damla,
yakar bedenimi
kavurur yüreğimi
Kışın ortasında ayaza değil ateşe tutunuyorum
Sisli, bulutlu gecelerde ben sensizliğe yanıyorum
Yokluğun değil kahırlar içinde bırakan
Git gellerin kül ediyor umutlarımı
Zamanın peşine sürükleniyorum
Yaşadıklarımın altında eziliyorum
Güneşin tatminkarlığına kanıyorum
Bir kar tanesi olsaydım
Şöyle yeryüzünü doya doya gezseydim
Gökyüzünde yüreğimin ferahlığıyla savrulsaydım
İnsanların dudaklarına ıslak zemin olsaydım
Tutsağım insanlık aleminin yanında
Ruhumun özgürlüğünü kaybetmişim.
Yalnızlığın ısıtmayan mekânlarında dolaşıyorum
Anlamak veya anlamamak arasındaki kıskaçta
Simsiyah perdelere kusuyorum kinimi
Bilseydiniz yüreğimde yanan ateşi
Söndürmek için ırmaklara koşardınız
Karanlıklar içinde bulsaydım bir ışık
Giderdim peşinden mutluluk için
Akşam olunca hayatın ağırlığı üzerime biniyor
Bitiremiyorum kendimi gün be gün
Her sonun başlangıcında yeniden bitiyorum.
Sanki başıboş dolaşıyorum şu alemde
Hangi kapının kilidini kıracağımı bilmiyorum
Kilitlemişler beni sandığa
Yansıyan ışıklara muhtacım
Benden yansıyansa yalnız karanlıklarım
Gecenin bir yarısı afakanlarım basmış ruhumu
Güneşin doğmasına ramak kala
Karalar bağladı umutlarımı
Çürümeye başladım içten içe
Sarıldığım 3-5 dost
Terkediyor beni bir bir
Yaslanacak dayanağım kalmadı
Beni anlayan olmadı
Umutlarım hep yarım kaldı
Başlangıçlarım bitişim;
Hasretim yangınım oldu
Güneşim yarına;
Gülün dikeni bana kaldı.
Ne olur kanatma düşlerimi
Düş artık bedenime
Bak kış geldi
Güneş küstü bize
Bulutlar yüzünü astı yeryüzüne...
Kayıt Tarihi : 1.5.2004 20:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!