Gözlerin nedensiz, parlıyorlardı yerinden,
Ansız, bu ruhumu hangi bakışın dondurdu?
Bakdıkca geceye; karası kaplar derinden,
Sen, bana baktıkça gönül kendini buldu..
Her adımla ki goncalar bitiverdi yerden,
27 Mayıs 1980'de ilk kanımdı damlayan.
Gözler kanlı ağladı o gün!
Şehit olmak değildi zor olan,
Kancık namlular, görülmedi o gün!
Gün ağabeye pusular kurdular,
Kara kara eziliryorken Hocalı,
Kıyılırken tümü çocuk, kadın, yaşlı.
Çığlıklar semada, hepsi gözü yaşlı...
Nerede dünya, nerede bu gardaşı?
Gürültü çok, tek bir söz eden bile yok.
Kaç kara sevdayla soldu bu yüreğim?
Kaç umursamaz darbeyle yaralandı?
Vuranlar hep kendi dertlerine yandı,
Bana bitmez çile, yine hasret kaldı.
Kaç zaman şefkatle dokunmadı elim?
Kadın;
Hazar kıyılarında Tomrisdir,
Kopuz sesinde Banu Çiçek.
Tillet içinde olsada töredir,
İ-cheng'dir, Anastasia La Rossa.
Kuy-u mabad olanın hali mükellef,
İkile, mabadına kalkan zekere.
Muhtelif seleflerim yada halefim,
Yürü, şeytana uyup seni s*kene.
Sanır mısın ki senin için çok temiz?
Sevmişim vesselam..
Böyle ansız bitsin istemezdim;
Ama ben isteyemem bilirsin.
Ömrümde de aşka yalvarmadım,
Ve uzun zamandır ağlamadım.
Yağı köpek ürürmüş.
Börteçine ulurmuş.
Türk dağlara sığınmış.
Ordu kurup dinlenmiş.
Yeter bu uyku sana.
Ve yokluğunun esintisinde kurur huzrun gülleri.
Öğlen vakti selası düşer müezzinin diline.
Feryat figan uğurladık bu akşam huzurumu.
Bütün Ankara'nın kıskandığı gözlerinde,
Eda ederim hüzün kokan niyazımı.
Yanında Nefes almak;
Bunalınca Ankara'nın havasında
Haykırmak istemek sesimi kesen nefesinde,
Ayak uydurmak nefesine, soludukça dünyayı koklamak
Sonra çıldırmak dünyanın aromasına ve tadına..
Ve soluğunda kaybolmak.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!