Umut kuşu Şiiri - Erhan Gündere

Erhan Gündere
374

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Umut kuşu

Günaydın maral
bu gün nasılsın diye sormayacağım sana
ben iyi değilsem sende değilsindir muhtemelen
Hem bu ne kızgınlıkktır böyle
Gökyüzünü ağlatacak kadar doldumu kirpiklerin
Dün gece yine 12 den sonrası felaket gibiydi
Senin gözlerine düşen yağmur damlaları
Benim yanaklarımda yaş olup süzüldü
Hissetmedim sanma , göz yaşlarındaki tuz
dudaklarımın arasında çözüldü
Sonra buğulandı gökyüzü
Aslında gökyüzü dediğim senin gözün
Bahsettiğim yağmur ise
benim gözlerimden akan hüzün
Oysa Minik bir umut kuşuydu
Seni sürekli hüzne boğan
 
Sen öldürdükçe inatlaşıp yeniden doğan
Yine bir gece vakti gökyüzüne kanatlanıp
Göğüs kafesine kurduğu dört odalı sarayına
Göç etmeye çalışırken. kanatları ; mızrak gibi sivrilen kirpiklerine takılıp yaralanmış
Sana yaptığı ihanetin farkında olmalıki
Hiç direnmeyip bırakmış kendini boşluğa
Sonra tuzlu dudaklarımda harmanlanıp burnuma taze kan kokusu vermiş
Dişlerimin arasında parçalanıp yok olmuştu
Bahsettiğim herşey akşam ezanından sonra oldu
Dün niyetiydim, iftar vakti bir bardak tuzlu gözyaşı ve taze vurulmuş minik bir umut kuşu yani anlıyacağın ruhumu doyurdu hüzün.

Gecenin kör saatleriydi , çizgi film izlerken uyuya kalan küçük kardeşimin üstünü örtüp
Televizyonun karşısına geçtim
Kanalları değiştirirken haberlere denk geldim
Ülkenin kötü gidişatını iyiye yorumlayan sürekli birşeylerin daha iyi olacağı vaatlerini veren.
Umudunu kesip dişlerinin arasında çiğneyen bu halka yalanlar söyleyerek uyutmaya çalışan bunak siyasetçilere küfürler saydırıp diğer kanala geçtim, 
Yabancı bir amerikan filmi dikkatimi çekti,
 zaten bu ülkenin filmleri ve dizileri sevişme sahnelerinden yeni nesillere zehir aşılayan çocukların bilinç altına edepsizlik yerleştiren ahlaksız yapımcılar ve niteliksiz oyuncular yüzünden  izlenemeyecek kadar kötü bir hal aldı.

Ben Kemal Sunalın topluma mesaj veren halkçı, sosyalist ve Cüneyt arkının cesaret aşılayıp çocukların hayal gücünü geliştiren,
bizans şövalyelerine ve kötü insanlara karşı yaptığı kavgalarla büyüdüm
O yüzden yeşilçamdan sonra gavur özentisi uyduruk türk filmlerinden hiç hazzetmem
Konumuza dönelim şimdi, çölün ortasında mayına basmış iki askerden biri, kopan bacaklarının acısına dayanamayıp hayatına son vermişti. diğer asker onun kadar cesaretli değildi ama şanslı bir adamdı bastığı mayın patlamamıştı sol ayağını yere öyle bir sabitlemişti ki üstüne bastığı mayının patlamasından ödü kopuyordu.
Bi süre sonra acıkmış ve susamıştı Botunun bağcıklarını çözüp birbirine bağlamış ve kasaturasını ölen arkadaşının çantasını almak için fırlatmıştı.

Bir kaç başarısız denemeden sonra çantayı yanına çekmiş içindeki su ile kuruyan dudaklarının çatlaklarını doldurmuştu
Bi kaç saat sonra kum fırtınasının yaklaştığını gören asker silahın kabzasını kuma sabitleyip yerinden kıpırdamamak için tüm gücüyle tutunmuştu. Bu badireyide atlattıktan sonra çölün ortasında mayınlara basmamak için zikzaklar çizen ve aksıyarak yürüyen bir adam gördü, bu siyahi adam maddi durum yetersizliği nedeniyle mayın tarlasından mayınlar toplayıp gerilla timlerine satarmış. Onu Görür görmez  hemen yardım isteyip yanına gelmesini ve kum  fırtınasının sürüklediği içinde haberleşme telsizi olan çantayı ona vermesi için rica eder
Ancak siyahi adam ona telsizi vermez ve cesaret edip son adımı olacağını bilsede mayından ayağını çekmesini söyler ve gider.
Geceyi çölün ortasında geçiren asker
Aç kurtlarla boğuşup yara alır yinede ölmez, hayatta kalır çünkü onu bekleyen biri vardı. o yüzden hayatta kalmak için direniyordu,

ertesi gün açlıktan ve susuzluktan halüsinasyonlar görmeye başlamıştı.
Siyahi küçük bir kız çocuğunun ona beyaz bir matarada su getirdiğini ve suyu içtiği hayalini görüyordu Kız gittikten sonra aksıyan siyahi adam geri gelir ve asker bu adama teşekkür eder kızıyla su gönderdiği için.

Fakat siyahi adam ; Benim kızım yıllar önce mayına nasıp gözlerimin önünde öldü der.
 ve asker hayal gördüğünü anlar . Bu sefer yine telsiz çantasını getirmesi için adamdan rica eder, siyahi adam çantayı askere verir ve arkasını dönüp gider
Asker komutanlarıyla haberleşip onu kurtarmalarını söyler.  Ama bunun biraz geç olacağı cevabını alır.  Umutsuzluğa kapılmadan öylece bekler. onu bekleyen nişanlışını ve ailesininin halisülasyonlarını görür . Akşam olur ve yine çölün aç kurtları ulumaya başlar silâhındaki son mermileri kurtları uzaklaştırmak için kullanır ama arkadaşının cesedini gözlerinin önünden sürükleyip götürürler.
Ertesi gün onu kurtarmak için gelen konvoy uzaktan uzağa gözükür ama tam konumunu bilmedikleri için onu bulamazlar

Bir kaç adım uzağındaki işaret fişeğine ulaşması gerek fakat ayağını mayından kaldırmadan ona ulaşması neredeyse imkansız. Eğer mayın patlarsa %7'lik bir kurtulma şansı vardı ve artık yapacak hiç birşey kalmamıştı
gözlerini kapatıp ayağını mayından çekti. patlama gerçekleşmemişti, şaşkınlıklar içerisinde bastığı yeri kasaturasıyla deşerken.
Aslında mayına değilde yıllar önce mayına nasıp hayatını kaybeden siyahi adamın küçük kızının oyuncaklarını sakladığı konserve kutusuna bastığını görür, kutunun içindeki oyuncakları eline alınca gözleri dolar ve işaret fişeğini ateşleyip olduğu yere serilir
Filmin sonunu anlatmaya gerek Yok sanırım
Dün gece izlediğim filmi şu an sana da izletmek gibi şaşırtıcı yeteneklerimin oldugunu bil istedim . Bu yazıyı okurken gözlerinin önünde canlanmıştır her şey.

Demek istediğim ; mayına bastığımızı sanıp bir sonraki adımı atmaya korkarız hep
Bunu sana neden anlattım biliyormusun maral
Çünkü umudun var olduğunu hep var olması gerektiğini. Ve sandığımız herşeyin aslında sandığımız gibi olmadığını bilmeli ve mayına bastığımızı sanıp olduğumuz yere çivilenip kalmamalı geçtiğimiz yollardan bumerang gibi dönüp dolaşıp yine aynı yere gelmemeli
yeni yollar keşfedip yeni adımlar atmalıyız.
Şimdi merak etmişsindir sabhtan beri neden günaydın Mesajı atmadı diye.
 Çünkü uyandığımdan beri. geceden umudunu öldürüp zemheri ülkesine gömmüş bir kadını gününün nasıl Aydın olduğuna inandirabilirim diye düşünüyorum
Önce şiir yazmaya çalıştım,  yazıp yazıp sildim
Hiç bu kadar zorlanmamıştım yazarken
Belkide yazmaya zorlamıştım kendimi.
Sonra şiirden vazgeçip uzun uzun yazayım dedim
Sabah 08:00 den beri yazıyorum ve şimdi saat 14:43 Günaydın maral "Zemheri Ülkesi"ne Hoşgeldin. Minik umut kuşunun katili hoşgeldin...

17.12.2022

Erhan Gündere
Kayıt Tarihi : 11.10.2023 18:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!