Umut
Umut babasını daha küçük yaşlarda kaybetmişti. Babası bir devlet kuruluşunda çalışırken amansız bir hastalığa yakalanmış karısını ve iki çocuğunu yetim bırakıp ahirete göç etmişti. Annesi Halime hanıma ancak ve ancak karınlarını doyurabilecekleri kadar bir dul yetim maaşı bağlanmıştı.
Zor yıllardı, benzin ancak karneyle alınabiliyordu. Yağ, sigara ve bazı hububat ürünleri kara borsaya düşmüştü. Bir margarin yağ alabilmek için saatlerce sıra beklemek zorunda kalıyorlardı. Bazen saatlerce sıra bekledikten sonra sıra daha kendilerine gelmeden almak için sıraya girdikleri ürün tükeniyor ve eli boş dönmek zorunda kalıyorlardı.
Bu zor dönemde karaborsacılıktan köşeyi dönen çok olmuştu. Parası olan gayet kolay para kazanabiliyordu. Ülkede enflasyon almış başını gitmişti. İşte bu zor dönemlerde yetişmişti Umut. Her bayramda annesi camın kenarına oturur genç yaşta dul kalışına ağıtlar yakardı. Bu yüzden Umut hiç bayram gelmesin isterdi.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla