Çocuktuk acıyı çaresizliği bilmezdik,
koşarak luğ taşı üstünden atlar harmanı gürültüye boğardık...
Akranlar takılır birbirimize ormanda düşe kalka boz eşeğe binme talimi yapardık,fakirliğin başka ifadesiydi;
televizyon,elektrik,internet,tablet telefon daha doğmamıştı çağa...
Kırmızı çiçekli eteğimizden yırttığımız bezleri bağlardık kanayan yaralarımıza...
Çubuklara bez bağlar,keçi kılından saç yapardık çubuk bebeklerimize,...
Dere kenarındaki yamaçlara dağılan kuzu ve oğlakları gözden kaybetmeden,büyüklerimizi taklit ederek gelin kayanana oynardık kızlarla dere yamacındaki kayalıkların arasında...
Açlık deyince olmayan unu ,yağ ve çökeliği anlardık çocuk aklımızla... ,sonradan bağı bahçesi,
tarlası ve davarı olmayan diye tarif ettiler fakirliği bize...
Tamda o sırada ;Köy Enstitüleri adıyla yeni bir okul sistemi girdi hayatımıza,ışık hızıyla sarmıştı sevdası memlekete...köy kızları hayran olmuştu kravatlı delikanlılara,özenmişti onlarda okullara...
Herkes kız oğlan demeden göndermişti çocuklarını yatılı okullar diye gurbete,...siyah önlük,beyaz yaka, ayağında Ankara lastiği,okullu olmanın cakasını satardı okula gitmeyenlere...
Alfabelerimizi hiçbir zaman atmazdık çöpe, üzerindeki Atatürk resmini öper kaldırırdık rafa,arı gibi ders çalışır,hikaye kitapları okur ederdik ezbere...
Anlaşılan velilere gururdu,mutluluktu okula giden çocuklara,
omzunda bezden okul çantası, caka satardı okula giden öğrenciler birbirine ...
Yardımlaşma imeceydi,devlet halkındı,
halk çalışkan ve güçlüydü.
Birlik olunca mutluluk sağlık ve iyilikti,sende yoksa al benim senindir,denilirdi...
Yer sofrası kurulunca köyde konu komşuya bayramdı,
doktor ebe hemşire mühendis öğretmen yoktu köylerde,
başa gelen bilinirdi kader diye,metrelerce yağan kar,
sitilden boşanan yağmur,fırtına diye esen rüzgar
mevsim karışmazdı birbirine, ...
depolar vardı tahıl saklanır,değirmen vardı tahılı un eder,
değirmen taşında pişen ekmeğin tadına doyum olmazdı...
Çocuktuk yaşananlar film masal değildi,
zarif hanımlar ve şık beylere özenir,davar peşinde giderken kitap okurduk.
Geceleri anne ve babalar masal anlatırdı ,dinlerken uyurduk kollarında,...dünya küçüktü,''İzmir'den ötesi karanlıktı'' diye anlatılırdı.
Çok bilen sadece kamil denilen yaşlılardı,
kimse doğrusunu bilmez, sadece anlatılanlara inanırdık.
Aydınlanma başlayınca köylerden memleket kalkındı en kısa zamanda el birliğiylen köy çocukları öğretmen diye yayıldı dağ bayır ülkeye...
Güneş doğmuştu ufukta artık dönülmezdi geriye, Köy Enstitüleri kanat açmıştı çağdaşlığa, İlim ve bilim ışık saçıyordu yolumuza...
Sardı medeniyet havası baştan başa vatana,kültür ve sanat oturdu ilk sıraya,meslek okulları sayısı arttı peşi sıra...
Çocuklar ve gençler güveniyordu kendine ,her zorluğu bırakıyordu geriye...
Öğretmenler çakı gibiydi,topluma örnek olandı.Mimar mühendis avukat doktor topluma candı,
Umut dirilmişti zamana yenilmeden,sömüren değil,dertlere çare olandı...
19 Aralık 2020
Kayıt Tarihi : 23.7.2021 01:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ben 8 yaşıma kadar köyde büyüdüm, ağabeyimin Malatya-Akçadağ Köy Enstitüsü mezunu olması hayatımda en büyük kazanımdı,yaparak yaşayarak öğrendim ve uyguladım.İşte bana kuvvet ve cesaret veren de o olguydu.
Güne "ah!" etmeyen var mı?
...
Şu "bireycilik", şu "çıkar hevesi", şu "sahip olma ama ar edep duymadan sahiplenme" ne menem şeymiş!
Hastalık mı, dibine kadar hem de!Öğretmenim
Oysa paylaşmak, insan olmak!
Medeniyet almak değil, vermek demek.......
Sizi iyi anlıyorum Öğretmenim..
Çünkü iyi, kötü ben de öğretmenim.....
Tebrikler..
tarımdır,ziraattir,hayvancılıktır.
Milleti topraktan mutfağa kadar besleyen doyuran ele güne muhtaç etmeyen iş,
güç ve emekti.
Bebeğini,gencini,gelinini ve yaşlısını güleryüzlü sağlıklı ve kendine güvenen bir milletin yüreğinde büyüten değerdi.
Kendine yetendi,el avuç açtırmaz, olur olmaz evladını dilenci konumuna düşürmezdi.
Hele hele açgözlü değildi,kardeşini,komşusunu,akrabasını küçümsemez
el üstünde tutardı insanları...
Dindar olacağım diye kindar değildi,azık torbasındakileri eşit bölüşen paylaşan tok gözlü,yüce gönüllü erdemdi.
Art niyet dedikodu kazanını fokur fokur kaynatsada bilen gören ve adil olan herkes terazinin kefelerininde dengeyi bozmazdı.Tatlı dilli,güleryüzlü olmak ahlaklı olmanın olmazsa olmazıydı.
Zengin olacağım değil,iyi evlat,iyi insan olacağım hayali büyürdü düşüncelerinde,''iğneği kendine çuvaldızı başkasına batır '' derdi atasözlerimiz.
Bu cevher dirilen umuttu, hep vardı zirvedeydi,Sadece Gazi Mustafa Kemal Atatürk o nadide cevheri işledi şekillendirdi ve bütün dünyanın gözü önününde mazlum milletlerin yüreklerine oya oya işledi.
Biz cevheri Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile hayata geçirdik,tek ve güçlü bir millet olmanın gurur ve bilinciyle emperyalizme baş eğmedik.Tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti kurarak kurtlar sofrasında yer açtık kendimize ve ülkemize...
Umutlu olmak yeni değildi,sadece emperyalizmin elinde oyuncak olmuş,dünya malı için milletini ve ülkesini satan hainler eliyle sağalmayan darbeler almamıza rağmen hep dirilmişti.
Şimdi de halkı mezheplere bölerek parçalayan emperyalizm ülkelerine uşaklık yapan saltanat hayaliyle rüzgara savrulan zavallıların taraflı yanlış kötü yönetimleriyle sele rüzgara ve yangınlara savrulurken ,sömürenler eliyle milletimiz bölünmek istenmekte ülkemiz talan edilirken halkımız eli kolu bağlı duruma getirilmek istenmektedir.
Korkma umut hep diridir,temelimiz TC,Atatürk İlke ve Devrimleri'yle 98 yıldır dimdik ayaktadır.Millete gölge yapmak isteyenlere direnme umudumuz hep taze ve canlıdır.Biz yeterki milletçe etnik kökenimize,inancımıza rengimize ve konuştuğumuz diller üzerinden bölünmeyelim.
Tek yürek olarak Anadolu'da saygı sevgi ve hoşgörüyle barış içinde yaşayalım.''Birlik olmak dirlik olmaktır.''
Artık % 20 BOP projesi ürünü ucube sistemin güdümündeki Emevi kültürü hilafet hayali Amerikan uşakları eliyle tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşama şansını hiç bulmadı ve gelecekte de bulmayacaklar?
Yaşasın TC,yaşasın Atatürk İlke ve Devrimleri,yaşasın eşit laik ve demokratik parlamenter sistem,yaşasın düşünce özgürlüğü ,yaşasın Barış!
Köy, kar, kıyamet, tarla, sürüler,
Zorluklarla gidilen okullar
Köy çocuğu olarak duygulanarak okudum...bir çok şeyi yaşamış olarak...
Ama benimde hala üzüntüm , bu ülke köy enstitüleri değerini neden yitirdi....bu mükemmel sistemi .
Geçmiş geleceğe ışık tutar ümidiyle
Yüreğiniz hep diri kalsın ,
Saygılarımla, esennlikler diliyorum.
Sayın Taylan Uzar yorumunuzla bana onur verdiniz, yüreğinize sağlık,tebriklerimle saygılarımı sunuyorum.Eğer ilgi duyuyorsanız Köy Enstitüleri Yeniden 1 ve 2'ye üye oluğ düşüncelerinizi bizimle paylaşabilirsiniz:
TÜM YORUMLAR (4)